Her dilin kendine özgü bazı yönleri vardır. Konuştuğumuz dil, düşüncelerimizi ifade etmenin ötesinde bir göreve sahiptir. Bu dil, hayal gücümüzü ve kültürel birikimimizi de yansıtır. Deyimler ise bu zenginliğin olmazsa olmaz parçalarından biridir. İngilizce, deyimler ve özlü kısa sözler açısından son derece yaratıcı bir dil olarak karşımıza çıkar.
Pek çok farklı kavram hakkında deyim duyabilirsiniz. Deyimlere konu olan kavramlar genellikle hayatımızda önemli bir yere sahip olan konulardır. Örneğin hepimizin eşit miktarda sahip olduğu ancak ne kadar dikkat edersek edelim elimizden kayıp gitmesini engelleyemeyeceğimiz bir hazine olan zaman.
Zamanla ilgili deyimler başta kulağa oldukça saçma gelebilir. Mesela keyifli bir sohbetin içindeyken saate bakıp düşündüğünüzden çok daha fazla zaman geçtiğini fark ettiğinizde kullandığınız “Time flies!” deyimi, zamanın kanat takıp uçtuğu anlamına gelmez. Zaman kavramı ile alakalı bu deyimler, yaşadığımız hisleri veya bulunduğumuz durumu betimlemek için muhteşem araçlardır.
Bu yazıda, İngilizce’nin hem eğlenceli hem de düşündürücü deyimlerinden yola çıkarak zaman ile ilgili İngilizce deyimleri keşfedeceğiz!
Zaman kavramı ile ilgili 16 İngilizce deyim
İngilizcede zamanla ilgili sözler ve deyimler, bir kavramı açıklamaktan öte zamanın akışıyla ilgili duygu ve deneyimlerimizi anlamlı bir şekilde ifade etmemize yardımcı olur. Bu deyimler, geçen zamanla ilgili sözlerden ziyade hayatın farklı yönlerini daha renkli ve derin bir şekilde anlatmamızı sağlayan araçlardır.
Şimdi, zamanın hızından tutun da değerine kadar pek çok farklı yönünü ele alan 16 yaratıcı ve ilginç deyime göz atalım!
- Better late than never
Geç olsun da güç olmasın, değil mi? İşte bu deyim tam da bunu ifade ediyor. Önemli olan, bir işi ya da görevi geç de olsa tamamlayabilmek. Hem ne demişler “a good beginning is half the battle” yani “başlamak bitirmenin yarısı!”.
Örnek: I finally submitted my assignment. Better late than never! (Sonunda ödevimi teslim ettim. Geç olsun, güç olmasın!)
- In the nick of time
Bu deyim “son anda” veya “kıl payı” anlamlarına geliyor. Adeta zamanla yarıştığınız ama sonunda kazandığınız o anları anlatır!
Örnek: We caught the train in the nick of time. It left just seconds later! (Treni tam zamanında yakaladık. Saniyeler sonra hareket etti!)
- Beat the clock
Eğer bir işi ya da görevi süre dolmadan tamamladıysanız, bu deyimi kullanabilirsiniz! Sanki bir yarışın içindesiniz ve süreyle mücadele ediyorsunuz gibi heyecanlı ve enerjik bir anlamı var, değil mi?
Örnek:
A: Do you think we can finish this project by 5 PM? (Bu projeyi akşam 5’e kadar bitirebilir miyiz?)
B: Definitely! We’ll beat the clock! (Kesinlikle! Süre dolmadan bitiririz!)
- Crack of dawn
Bu deyim, sabahın en erken saatlerini ifade eder. Eğer bir şey için çok erken kalkmanız gerekiyorsa ya da biri gerçekten “sabah kuşuysa” bu deyim tam yerinde olur!
Örnek: She gets up at the crack of dawn every day to go jogging. (Her gün sabahın köründe kalkıp koşuya gider.)
- Time is on my side
Zaman sizden yana, aceleye hiç gerek yok! Bu deyim, yapmanız gereken iş için bol vaktiniz olduğu veya zamanı avantaja çevirdiğiniz durumlar için harika bir ifade.
Örnek: Don’t worry, we’ve got hours to finish the task. Time is on our side. (Endişelenme, görevi bitirmek için saatlerimiz var. Zaman bizim lehimize!)
- Only time will tell
Bu deyim, bir durumun sonucunu ya da gelecekte ne olacağını sadece zamanın gösterebileceğini ifade eder. Genelde belirsizlik içeren durumlarda kullanılır ve “Bekleyip göreceğiz” anlamı taşır.
Örnek:
A: Will this new business idea work? (Bu yeni iş fikri işe yarayacak mı?)
B: Only time will tell. (Sadece zaman gösterecek.)
- Once in a blue moon
Türkçedeki “Kırk yılda bir” ifadesine çok benzeyen bu deyim, nadir gerçekleşen olayları tanımlamak için kullanılır.
Örnek:
A: Do you see Sarah often? (Sarah’ı sık sık görüyor musun?)
B: No, I only see her once in a blue moon. (Hayır, onu kırk yılda bir görüyorum.)
- Turn back the hands of time
Zamanda geri gitmeyi ve geçmişi değiştirmeyi dilediğimiz bazı anlar vardır. Böyle anlarda akla ilk gelen deyim de “zamanı geriye alabilmek” anlamına gelen bu deyim olacaktır.
Örnek: If I could turn back the hands of time, I’d make different choices. (Zamanı geri alabilseydim, farklı seçimler yapardım.)
- Living on borrowed time
Bu deyim, bir kişinin ya da bir durumun artık sona yaklaştığını ifade eder. Genellikle ciddi sağlık problemlerinin yaşandığı durumlar için kullanılır. Türkçedeki “sayılı günleri kalmak” sözü ile aynı anlamı taşıyor.
Örnek: After his health scare, he feels like he’s living on borrowed time. (Sağlık sorunundan sonra kendini ödünç alınmış bir zamanda yaşıyor gibi hissediyor.)
- Kill time
Boş zamanlarda oyalanmak ya da zaman geçirmek için bir şeyler yapmak istenildiğinde akla gelen ilk ifade bu olsa gerek!
Örnek: We played cards to kill time while waiting for the train. (Treni beklerken vakit geçirmek için kart oynadık.)
- In broad daylight
Bir olayın (özellikle kötü bir şeyin) herkesin gözü önünde, gündüz vakti gerçekleştiğini anlatır. Türkçede bu ifade için “güpegündüz” karşılığını kullanırız.
Örnek: The robbery happened in broad daylight, right in front of the mall. (Soygun, tam alışveriş merkezinin önünde güpegündüz gerçekleşti.)
- Against the clock
Bu deyim, bir işi belirli bir süre içinde bitirmek için yarıştığınızda kullanılır. Sanki zaman size karşıymış gibi hissettirir. Bu deyimi sık sık kullanmak istemiyorsanız, zaman yönetimi şart!
Örnek: We’re working against the clock to finish this report before the deadline. (Bu raporu teslim tarihinden önce bitirmek için zamanla yarışıyoruz.)
- All in good time
Bazı şeyler sabır gerektirir, değil mi? İşte bu deyim, doğru zaman geldiğinde her şeyin yoluna gireceğini veya gerçekleşeceğini söylemenin rahatlatıcı bir yolunu sunuyor.
Örnek:
A: When will I get my promotion? (Terfi ne zaman alacağım?)
B: Don’t worry, all in good time! (Endişelenme, her şeyin bir zamanı var!)
- The time is ripe
Bir işi yapmanın tam sırası olduğunu hissettiğinizde bu deyimi kullanabilirsiniz. Fırsat kapınızda ve beklemenin anlamı yok!
Örnek: The time is ripe to invest in this company. It’s growing fast! (Bu şirkete yatırım yapmak için tam zamanı. O, hızla büyüyor!)
- Have the time of your life
Hayatınızın en güzel anlarından birini yaşadığınızda bu deyimi kullanabilirsiniz. Eğlence dolu, unutulmaz bir deneyimi ifade etmek için birebir!
Örnek: They had the time of their lives at the concert last night. (Dün geceki konserde hayatlarının en güzel zamanını yaşadılar.)
- It is high time
Bu deyim, bir şeyin yapılması için çok geç kalındığını ve artık hemen harekete geçilmesi gerektiğini anlatır. Kısaca “Zamanı geldi de geçiyor!” demenin havalı bir yolu diyebiliriz.
Örnek: It is high time you cleaned your room. It’s been a mess for weeks! (Odanı temizlemenin vakti geldi de geçiyor. Haftalardır dağınık! )
Sıkça sorulan sorular
Sizler için İngilizce zaman ile ilgili deyimler hakkında akla en çok takılan soruları ve cevaplarını derledik!
“Sakla samanı gelir zamanı” atasözü mü deyim mi?
“Sakla samanı, gelir zamanı” bir atasözüdür. Bu atasözü, bir şeyin şu an değersiz gibi görünse de gelecekte faydalı olabileceği anlamına gelir. İngilizce karşılığı ise “keep a thing seven years and you’ll always find a use for it” şeklindedir.
“Zamanı boş şeylere harcamak” anlamına gelen deyim nedir?
Bu anlama gelen deyimler “zaman harcamak” veya “zaman kaybetmek” deyimleri olabilir. Bu sözler, vakit israfı yapmak anlamında kullanılır.
Deyimler nasıl kullanılır?
Bir deyimi doğru kullanabilmek için, deyimin anlamını bilmek ve doğru zamanda kullanmak önemlidir. Örneğin “Once in a blue moon” deyimini neredeyse her gün gördüğünüz bir kişiye karşı kullanırsanız pek de etkili olmayacaktır.
İngilizce “deyim” ne demek?
İngilizcede “deyim” kelimesi “idiom” kelimesine karşılık geliyor. Deyimler, genellikle mecazi anlam taşıyan ve birebir çevrildiğinde anlamını kaybeden kalıplaşmış ifadelerden oluşur.
Novakid’le tanışın!
Zamanın öneminden bu kadar bahsettiğimize göre sıra dil öğrenmenin zamanına gelmiş bulunmakta. İnsan her yaşta dil öğrenmeye açık olsa da çocukların öğrendikleri dillere daha çabuk adapte oldukları su götürmez bir gerçek. Çocuklar için İngilizce kursu Novakid’de uzman eğitmenlerimizle düzenlediğimiz grup dersleri, çocuğunuzun en verimli yaşlarında İngilizceyi öğrenmesi için birebir! Bize katılın ve İngilizce serüvenine bir adım atın!