Scrolltop arrow icon
Bu fırsat kaçmaz!
BLOGTR25 promosyon kodu ile %25 indirim + 1 aylık ücretsiz konuşma pratiği dersleri kazanın!
CTA background
2700 Novakid öğretmeni çocuğunuza deneme dersi vermek için hazır. İlk ders tamamen ücretsiz!
İlk ders tamamen ücretsiz!
daha çok bilgi alın
Paylaş
X share icon
15.04.2025
Time icon 7 dk.

İngilizcede refuse ve deny fiillerinin arasındaki fark nedir, hangisi nerelerde kullanılır?

İçindekiler
  1. İngilizce refuse ne demek, nerelerde kullanılır?
  2. İngilizce deny ne demek, nerelerde kullanılır?
  3. İngilizcede refuse ve deny farkı: Test
  4. Novakid’le tanışın!

İngilizcede bazı kelimeler, anlam olarak birbirine kafa karıştırıcı derecede fazla yakınlar. Bu tarz durumlarda kelimeleri ayırt etmek için sadece anlamlarını değil, kullanımlarını da bilmek faydalı. Bu dediğimiz, refuse ve deny fiilleri için de geçerli.
Refuse ve deny fiillerinin kisinin de bir şeyi reddetmekle alakalı anlamları var. Ancak aralarındaki bazı farklardan dolayı bu iki fiili birbirinin yerine koymamız, yani eş anlamlı olarak düşünmemiz pek de mümkün değil.
Peki ya refuse ve deny fiillerinin farkı tam olarak ne? Bu yazımızda hep birlikte bunu öğreneceğiz. Refuse ve deny fiillerinin kullanım alanlarını bolca örnekle anlatıp aklınızdaki soru işaretlerini ortadan kaldıracağız. En sonda da bir bilgi testiyle kendimizi sınama fırsatımız olacak!

İngilizce refuse ne demek, nerelerde kullanılır?

Refuse, İngilizcede en basit haliyle “reddetmek” anlamına gelen bir fiil. Ancak Türkçede “reddetmek” fiilini kullandığımız her yere hiç düşünmeden refuse fiilini getirmemiz mümkün değil, çünkü detaylara inince bu fiilin anlamının göz ardı etmememiz gereken bir yanı olduğunu görüyoruz.

Refuse fiili, birine ifade edilen bir isteğin ya da sunulan bir teklifin geri çevrildiği yerlerde “reddetmek” anlamında kullanabiliyoruz. Yani eğer refuse fiili söz konusuysa öncesinde mutlaka bir davet, rica, istek, emir, yönerge gibi bir durum bulunuyor.

Bunları demişken, refuse kelimesinin dilbilgisi yönünden özelliklerine değinmeden de geçmeyelim.

Bir eylemde bulunmayı reddettiğimiz durumlarda refuse fiilini full infinitive (to-infinitive) eşliğinde kullanabiliyoruz. Bizden yapmamız istenen eylem neyse, refuse fiilinden hemen sonra bu fiilin full infinitive halini getiriyoruz.

Bunun yanı sıra, refuse fiilinden hemen sonra bir noun (isim) da gelebiliyor. Örneğin, bize teklif edilen bir şey bir ödül olabilir ve biz de ödülü reddedebiliriz. Bu durumda da “refuse the award” gibi bir kullanım gayet mümkün. Bize sunulan herhangi bir şey için, örneğin bir ikram için bu durum geçerli.

Ayrıca belirtelim ki refuse fiili, herhangi bir nesne almadan, tek başına da kullanılabilir. Cümlenin bağlamından zaten teklifin ne olduğu belliyse, refuse fiilini sonrasında hiçbir şey gelmezken de görebiliriz.

Bunu öğrendiğimize göre refuse fiilini kullanabileceğimiz bazı alanları sıralayalım ve refuse ile ilgili cümlelerle konu anlatımımızı destekleyelim.

  • Bir teklifin, davetin, ikramın vb. reddedildiği durumlar

Az önce dediklerimizden kolayca anlayabiliyoruz ki refuse kelimesini bir teklifi ya da daveti reddederken kullanmamız mümkün. Hemen bu tarz bir senaryoyu içeren örnek refuse cümlelerimizi inceleyelim:

Örnek: She refused the job offer because the salary was too low. (Maaş çok düşük olduğu için iş teklifini reddetti.)

Örnek: She refused to join us for dinner because she was too tired. (O, çok yorgun olduğu için bizimle akşam yemeğine katılmayı reddetti.)

Örnek:  He refused my invitation to the party. (Parti davetimi reddetti.)

Örnek: He refused my offer to carry his bags up the stairs. (Çantalarını merdivenlerden taşıma teklifimi reddetti.)

Örnek: I asked her to join our team, but she refused. (Onu takımımıza katılmaya davet ettim ama reddetti.)

Örnek: Thank you for your offer, but unfortunately, I refuse. (Teklifiniz için teşekkür ederim, ancak maalesef reddediyorum.)

Örnek: He politely refused the expensive gift from his colleague. (Meslektaşından gelen pahalı hediyeyi kibarca reddetti.)

  • Bir isteği reddetmek

Refuse fiilini kullandığımız durumlarda reddettiğimiz şey, bize iyi niyetle sunulan bir teklif ya da davet olmak zorunda değil. Aksine, bazen kabul etmenin bize net bir fayda sağlamayacağı bir istek veya rica da söz konusu olabilir. 

Tıpkı az önce olduğu gibi, bu tür istekleri veya ricaların reddedildiği durumlarda da refuse fiilini kullanmamız gayet uygun. Özellikle de reddeden tarafın daha fazla otoriteye sahip olduğu senaryolarda bu fiil tam da aradığımız kelime.

Bu kullanımı içeren bazı refuse cümlelerini hep birlikte inceleyelim:

Örnek: The manager refused to let me leave work early. (Müdür işten erken çıkmama izin vermeyi reddetti.)

Örnek: His parents refused to sign the permission form. (Ebeveynleri izin formunu imzalamayı reddettiler.)

Örnek: The teacher refused to extend the deadline for the project. (Öğretmen proje için süreyi uzatmayı reddetti.)

Örnek: The doctor refused to prescribe antibiotics for a common cold. (Doktor basit bir soğuk algınlığı için antibiyotik reçete etmeyi reddetti.

Örnek:  The security guard refused to let us enter without ID. (Güvenlik görevlisi kimlik olmadan girmemize izin vermeyi reddetti.)

Örnek: The actor refused all interview requests. (Oyuncu, tüm röportaj isteklerini reddetti.)

  • Bir emre veya yönergeye karşı çıkmak

Bazı senaryolarda ise, bir taraf diğerinden daha fazla yetkiye sahip olabilir ve istek ya da tekliften ziyade emirde bulunabilir ya da bir yönerge verebilir. Diğer taraf ise herhangi bir sebeple bu emre ya da yönergeye uymayı reddedebilir. Bu durumlarda da yine reddetme durumunu refuse fiiliyle ifade ederiz.

Bu anlamı içeren bazı örnek refuse cümlelerine göz atalım:

Örnek: The soldier refused to follow the illegal order. (Asker yasadışı emre uymayı reddetti.)

Örnek:  The witness refused to testify in court. (Tanık mahkemede ifade vermeyi reddetti.

Örnek: My dog refused to get into the bath. (Köpeğim banyoya girmeyi reddetti.)

Örnek: The child refused to go to bed early, stomping his feet in protest. (Çocuk, erken yatmayı reddetti ve itiraz ederek ayaklarını yere vurdu.)

İngilizce deny ne demek, nerelerde kullanılır?

Deny fiili, İngilizcede “inkar etmek”, “yalanlamak” anlamlarına geliyor. İnkar etmek veya yalanlamak fiilleri de doğaları gereği reddetmekle yakından ilişkililer. Dolayısıyla refuse ve deny kelimelerini karıştırmamız normal. Ancak anlamlarındaki bu ufak farkı bilmek, bizlere epey yardımcı oluyor.

Bu açıklamayı yaptıktan sonra anlayabiliyoruz ki bu fiili kullandığımız durumlarda bize sunulan bir teklif, ikram, istek, emir veya benzeri bir şey yok. Bunun yerine, doğru zannedilebilecek bir şeyin aslında öyle olmadığını öne sürüyoruz.

Deny fiili yalnızca anlam değil, aynı zamanda dilbilgisi bakımından da refuse fiilinden ayrılıyor.

Bu fiilden hemen sonra genellikle doğrudan nesne olarak bir noun geldiğini görebiliriz. Özellikle dedikodu, söylenti, iddia gibi söylemleri inkar etme durumu söz konusuysa bu kullanımla sık sık karşılaşırız.

Bunun yanı sıra, refuse fiilinin aksine, deny fiilinden sonra bir fiil gelecekse full infinitive olarak gelmiyor. Bunun yerine -ing çekimiyle, gerund olarak gelebiliyor. Üstelik arada bir anlam farkı da oluyor. Örneğin “He refused to talk” dersek bu kişinin konuşmasının istendiğini, ancak isteği geri çevirdiğini anlarız. “He denied talking.” dersek ise bu kişinin konuştuğuna dair bir söylenti olduğunu, ancak kişinin söylentiyi yalanladığını anlarız. Bu farka dikkat edelim!

Son olarak, deny fiilinin ardından bir that clause da gelebiliyor. Basitçe açıklamak gerekirse, inkar edilen durum neyse bunu sıradan bir cümle gibi kurup başına “that” getirerek deny fiiliyle birlikte kullanabiliyoruz. Örneğin, “He denied that he was lying.” gibi.

Şimdi deny fiilinin kullanıldığı bazı başlıca durumları sıralayalım ve bolca örnek cümlelerle hem bu fiilin anlamını, hem de az önce bahsettiğimiz dilbilgisi özelliklerini daha iyi anlayalım!

  • Bir iddiayı, varsayımı vb. yalanlamak

Dediğimiz üzere, deny fiilinin en temel anlamı bir iddia, varsayım, dedikodu, söylenti ve benzeri şeylerin doğru olmadığını öne sürmek. Tekrar hatırlatalım: Bu durumda bir isteği geri çevirmek değil, bir varsayımı yalanlamak söz konusu!

Örnek: He denied the rumors about his resignation. (İstifasıyla ilgili söylentileri yalanladı.)

Örnek: She denied being at the scene of the accident. (Kaza yerinde olduğunu yalanladı.)

Örnek: The company denied that their products were unsafe. (Şirket ürünlerinin güvensiz olduğunu yalanladı.)

Örnek: The politician denied taking bribes. (Politikacı rüşvet aldığını yalanladı.)

Örnek: The student denied cheating on the exam. (Öğrenci sınavda kopya çektiğini yalanladı.)

Örnek: The athlete denied using performance-enhancing drugs. (Sporcu performans artırıcı ilaçlar kullandığını yalanladı.)

  • Bir şeyin varlığını veya doğruluğunu inkar etmek

Deny fiilini duruma göre hem “yalanlamak” hem de “inkar etmek” şeklinde çevirebileceğimizi hatırlayalım. “İnkar etmek” dediğimizde ise, bir şeyin var olmadığını, gerçek olmadığını iddia etmiş olabiliyoruz. 

Bu türden inkar edilebilecek şeyler de epey çeşitli. Örneğin gerek bir bilimsel teorinin, gerekse de bir kişinin bir konu hakkındaki hislerinin doğruluğu veya gerçekliği bu şekilde inkar edilebilir. Örnek cümlelerimizi görünce bu durumu daha iyi anlayacaksınız:

Örnek: She denied her feelings for him. (Ona karşı olan duygularını inkar etti.)

Örnek: Some people still deny climate change. (Bazı insanlar hala iklim değişikliğini inkar ediyor.)

Örnek: You can’t deny the impact of technology on modern education. (Modern eğitim üzerinde teknolojinin etkisini inkar edemezsin.)

Örnek: The government denied the existence of the secret program. (Hükümet gizli programın varlığını inkar etti.

Örnek: The teenager denied responsibility for the broken vase. (Genç, kırık vazo için sorumluluğunu inkar etti.)

  • Birinin bir şeyi elde etmesine izin vermemek

Bu iki temel kullanımın yanında deny fiilini içeren ilginç bir yapı daha bulunuyor. Bu yapı, dilbilgisel olarak “deny someone something” veya “deny something to someone” şeklinde kuruluyor.

Anlamı ise, birini bir şeyden mahrum bırakmak ya da söz konusu şeye erişim sağlamasını engellemek. Bu bir izin olabilir, bir fırsat olabilir, ya da genel olarak söylemek gerekirse, elde edilmek istenen herhangi bir şey olabilir.

Örnek cümlelerimizle hemen deny fiilinin bu yapıdaki kullanımını ve anlamını daha iyi anlayalım:

Örnek: The court denied bail to the suspect. (Mahkeme şüpheliye kefalet vermeyi reddetti.)

Örnek: The university denied admission to several applicants. (Üniversite birkaç başvuru sahibinin kabulünü reddetti.)

Örnek: He was denied the chance to defend himself in court. (Mahkemede kendini savunma şansı ona verilmedi.)

Örnek: The children were denied access to the swimming pool because of bad weather. (Kötü hava nedeniyle çocukların yüzme havuzuna erişmesine izin verilmedi.)

Örnek: People in rural areas are often denied proper medical care. (Kırsal bölgelerdeki insanlar genellikle uygun tıbbi bakımdan mahrum bırakılıyor.)

Yukarıdaki bazı örneklerde de olduğu gibi, özellikle de resmi dilde, bu yapının sık sık edilgen çatı (passive voice) ile kurulabileceğine dikkat edelim. “to be denied something” kalıbının bu anlamını bildiğimizde bunun bir hata olmadığını, aksine gayet kabul edilebilir bir kullanım olduğunu anlayabiliriz.

İngilizcede refuse ve deny farkı: Test

İngilizcede refuse ve deny fiillerinin kullanım alanlarını ve farklarını böylece görmüş olduk. Şimdi de öğrendiklerimizi pekiştirmek için bir bilgi testi çözelim!

The author ___ the accusations of plagiarism.
She politely ___ the invitation to the party.
The goalkeeper ___ the striker a second goal with an amazing save.
He ___ to answer any questions from the press.
They were ___ access to the building without a pass.
She ___ breaking the vase, even though her brother saw her do it.
The teacher ___ to extend the deadline for the project.
They were ___ the opportunity to apply for the job.
I ___ to work overtime because I already had plans.
They ___ the rumors, saying none of it was true.
Yanıtlara Bak

Novakid’le tanışın!

İngilizcede anlamca birbirine yakın olan kelimeleri öğrenmenin en iyi yolu, onların dilde doğal kullanışlarına sürekli maruz kalmak. Bu da dili yaşayarak öğrenmekle mümkün. Novakid’deki online İngilizce derslerimizde çocuklara tam da bu fırsatı sunuyoruz. Siz de hemen şimdi aramıza katılın ve konuşma pratiği derslerimizden bir ay ücretsiz faydalanın!

Teke tek derslerimizde ise aşağıdaki videodan detaylarını öğrenebileceğiniz benzersiz yöntemi uyguluyoruz:

Çocuğunuzun İngilizceyi en doğal haliyle öğrenmesi için ücretsiz deneme dersinizi alın ve Novakid’e katılın! 

Yorum bırak

Yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA tarafından korunmaktadır ve Google Gizlilik Politikası ile Hizmet Şartları geçerlidir.

Çocuğunuzun ücretsiz deneme dersine katılacak öğretmeni seçelim!
  • Video Preview
  • Video Preview
  • Video Preview
Editörün seçimi
Öğretmenin Görüşü
İlginizi çekebilir
Bir dil seçin
Down arrow icon
Argentina Brazil Chile Czech Republic Denmark Finland France Germany Global English Global العربية Greece Hungary India Indonesia Israel Italy Japan Malaysia Netherlands Norway Poland Portugal Romania Russia Slovakia South Korea Spain Sweden Turkey
Çerezler tıpkı tatlınızın üzerine serpiştirdiğiniz Hindistan cevizi gibidir; çok daha iyi bir deneyim yaşamanızı sağlar. Bizim amacımız Novakid'i en iyi İngilizce öğrenim platformu yapmak. Bu yüzden, web sitemizi kullanırken çerezleri gönül rahatlığıyla etkinleştirebilirsiniz. Sizin için faydalı olacaklar! Çerezler ve onları nasıl kullandığımız konusunda daha çok bilgi almak için Çerez politikası sayfasına gidin.