İngilizce öğrenenler için hazırladığımız, en çok kullanılan İngilizce deyimlerden ve anlamlarından bahsettiğimiz rehberimize hoş geldiniz!
Birine iyi şans dilemek için neden “Break a leg!” dendiğini veya bir sır verilirken neden “Let the cat out of the bag” kalıbının kullanıldığını hiç merak ettiniz mi? Bu ifadeler aslında kelimelerden çok daha fazlası, onlar birer deyim!
İngilizce deyimler, barındırdıkları kelimelerden farklı bir anlam taşıyarak konuşmaları çok daha renkli hâle getirirler. İngilizcenin saklı hazineleri olan deyimler, her gün kullandığımız dili biraz daha eğlenceli hâle getirir. Deyimlerle kitaplardan filmlere, şarkılardan oyunlara kadar her yerde karşılaşabiliriz. Taa Shakespeare’in kullandığı kalıplardan tutun da modern hayattaki konuşma şeklimize kadar iletişimimizde çok büyük bir rol oynar deyimler.
Bu yazımızda İngilizce deyimlerin dünyasını keşfedeceğiz. En çok kullanılan ifadelerin nasıl ortaya çıktığına bakacağız, gizli anlamları ortaya çıkaracağız ve dilin bu değerli parçalarının hikâyelerini öğreneceğiz. Bununla birlikte dil öğrenme serüveninizde işinize yarayabilecek, deyim öğrenmek ve öğretmekle ilgili birkaç tüyo vereceğiz!
İngilizce deyimler nedir?
Konuya girmeden önce kendimize şunu sormalıyız: Deyimler nedir? Deyimler, göründüğü anlama gelmeyen eğlenceli ve renkli ifadelerdir. Kelimelerin gerçek anlamını yansıtmak yerine daha derin anlamlar veya dili bilenlerin anlayabileceği mesajlar taşırlar. Bir dili ana dili olarak bilen kişiler arasındaki bir şaka olarak düşünebilirsiniz.
Deyimler, konuşmalarımıza biraz yaratıcılık ve hayal gücü katar. İster gece geç saatlere kadar çalıştığınızı anlatmak için “burning the midnight oil” deyin isterseniz de yatağa gitmeden önce “hitting the hay” deyimini kullanın, deyimler kendimizi daha yaratıcı bir şekilde ifade etmemizi sağlayarak hayatı daha eğlenceli hâle getirirler. Bir arkadaşınızla sohbet ettiğinizi ve arkadaşınızın “It’s raining cats and dogs outside.” dediğini düşünün. Gökten kedi köpek yağmadığına göre arkadaşınızın gerçek hayvanlardan bahsetmediğini biliyorsunuz, değil mi? İşte bu durumda arkadaşınız bir deyim kullanarak yağmurun çok yoğun olduğunu anlatıyor.
Deyimleri anlamak, dilin şifresini çözüp gizli anlamlara ulaşmak gibi bir şey aslında. Bunu anladığınıza göre biri size “It’s a piece of cake!” dediğinde aklınıza pasta falan gelmesin, aslında bu, sadece bir şeyin çok kolay olduğunu belirten bir deyim.
Deyimlerin kökeni
Yıllar yıllar önce, antik medeniyetlerin sokaklarında, insanlar deyimleri kullanarak fikir ve duygularını basit bir şekilde paylaşırdı. Bu ifadeler nesilden nesile aktarılarak ve zamanla değişerek kendilerini kullanan kişilerin inançlarını, geleneklerini ve deneyimlerini yansıtır hâle geldi.
Medeniyetler gelişip kültürler iç içe geçtikçe deyimler insanların deneyimlerinden etkilenmeye başladı. Yunan mitolojisindeki hikayelerden Shakespeare oyunlarına kadar her türlü edebiyat ve kültür ögesi, deyimlerin günümüzdeki hâlini almasında rol oynadı.
Diller yayıldıkça ve değiştikçe deyimler de aynı yolu izledi. Yeni ortamlara uyum sağlayarak ve dünyanın farklı yerlerinde farklı anlamlar edinerek evrildiler. Bir dilde oldukça basit şekilde ifade edilen kalıplar, başka dillerde tamamen farklı bir anlamda olmalarına rağmen asıl anlamlarını koruyarak deyim hâline geldiler.
Yaygın İngilizce deyimler ve anlamları
Deyimler, çözülmeyi bekleyen küçük bulmacalar gibidir. Bu bulmacaları çözdükçe deyimlerin ardında yatan renkli dünyayı anlayacaksınız.
Öncelikle hayvanlarla ilgili deyimlerden bahsedelim, mesela “raining cats and dogs” gibi. Tüylü köpeğiniz Karabaş veya tatlı kediniz Tekir gökten düşmediği sürece bu deyimin çok yağmur yağdığını anlatmak için kullanıldığını anlayacaksınızdır.
Sonraysa vücut parçalarıyla ilgili deyimlerimiz var, “cost arm and a leg” gibi mesela. Endişelenmenize gerek yok, kolunuzu veya bacağınızı satıp bir şey almayacaksınız. Sadece bu deyimi bir şeyin çok pahalı olduğunu belirtmek için kullanabileceğinizi bilin yeter.
İngilizce deyimler listemizde sırada yemek ve içeceklerle ilgili deyimler bulunuyor, “piece of cake” gibi. Ama hayır, tatlı olan kekten veya pastadan bahsetmiyoruz. Bu ifadeyi sadece bir şeyin çok kolay olduğunu anlatmak için kullanıyoruz.
Havayla ve doğayla ilgili deyimler de var İngilizcede, “a storm in a teacup” gibi mesela. Çay bardağınızda bir fırtına demlemiyorsunuz aslında, sadece bir durumun çok kritik ve büyük gözükmesine rağmen aslında o kadar da önemli olmadığını anlatıyorsunuz.
Son olarak diğer popüler deyimlerden bahsedebiliriz, birine şans dilemek için söylediğimiz “Break a leg!” gibi. Başarmak için kemik kırmanıza falan gerek yok, bu kalıp sadece İngilizcede “İyi şanslar!” demenin daha eğlenceli bir yolu.
İngilizce deyim örnekleri
Konuyu daha da iyi kavramanız için en sevdiğimiz ve en popüler İngilizce deyim örneklerinden anlamlarıyla birlikte bahsettik.
- “Break the ice” – Sosyal bir ortamda gerginliği azaltmak veya bir konuşma başlatmak.
- “Hit the nail on the head” – Bir sorunu doğru şekilde anlamak veya belirtmek.
- “Bite the bullet” – Zor veya keyifsiz bir duruma dayanmak.
- “Kill two birds with one stone” – Tek bir hareketle iki şeyi başarmak. Bu deyimin aynısıyla Türkçede de karşılaşıyoruz: Bir taşla iki kuş vurmak!
- “A dime a dozen” – Çok yaygın olan, kolayca elde edilebilen bir şey.
- “Kick the bucket” – Vefat etmek demenin daha eğlenceli bir yolu. Türkçedeki “nalları dikmek” deyimi olarak düşünebilirsiniz.
- “Pull someone’s leg” – Birini yanlış bir şeye inandırmaya çalışarak şaka yapmak, kandırmak.
- “Spill the beans” – Gizli bir bilgiyi söylemek, ortaya çıkarmak.
- “Don’t cry over spilled milk” – “Geçmişteki hatalara veya pişmanlıklara takılı kalma.” anlamına gelen bir atasözü.
- “Barking up the wrong tree” – Yanlış bir şeyler yapmak veya yanlış bir düşünceye sahip olmak.
- “Jump on the bandwagon” – Hâlihazırda çok popüler veya başarılı olan bir şeyi desteklemeye başlamak.
Deyimlerin kullanıldığı yerler
İngilizce deyimler sadece günlük konuşmalarımızda değil, aynı zamanda en sevdiğimiz edebi eserlerde veya izlediğiniz dizilerde, filmlerde de karşımıza çıkıyor. Klasik roman sayfalarından en sevdiğiniz dizinin diyaloglarına kadar her yerde deyimler ve atasözleri bulunuyor! Mesela Shakespeare’in Hırçın Kız (The Taming of the Shrew) oyununda kullandığı ünlü sözü ele alalım: “Break the ice.” Az önce belirttiğimiz gibi, bu deyim “bir konuşma başlatmak” anlamına geliyor. Shakespeare, burada gerçek anlamı doğrudan kullanmayarak karakterinin niyetini daha farklı bir şekilde aktarmış.
Şimdi de deyimleri değerlendirirken bağlamın, yani deyimlerin kullanıldığı yerin ne kadar önemli olduğundan bahsedelim biraz. Diyelim ki birisi size “It’s a piece of cake!” dedi. Tatlı olan kekten mi bahsediyorlar, yoksa bir şeyin kolay olduğundan mı? Böyle bir durumda duyduğunuz sözün nerede söylendiğini, hangi konuyla ilgili olarak kullanıldığını bilmezseniz karşıdaki kişiyi yanlış anlayabilirsiniz. Bu yüzden deyimleri öğrenirken sadece kelimelere değil, içinde bulunduğunuz duruma ve konuşan kişinin tonlamasına da dikkat etmek dil öğrenirken başarılı olmanız için çok önemli.
Bir daha İngilizce bir deyimle karşılaştığınızda durup bu deyimin arkasındaki anlamı ve hayal gücünü düşünün. Karmaşık anlamları ve duyguları eğlenceli bir şekilde aktararak dil maceranızı çok daha keyifli bir öğrenme deneyimi hâline getirebilirsiniz.
Deyimleri öğrenmek ve öğretmek
İster öğrenci olun ister öğretmen, süreci eğlenceli hâle getirmek için yapmanız gerekenleri bildiğiniz sürece deyim öğrenmek oldukça keyifli.
Öncelikle deyimleri öğrenmek ve deyimlerde ustalaşmak için kullanabileceğiniz stratejilerden bahsedelim. Bunun için pratik yaklaşımlardan bir tanesi kendinizi İngilizce konuşulan ortamlarda bulundurmanız olacaktır. Ortam dediğimize bakmayın; İngilizce film izlemek, müzik dinlemek, kitap okumak veya oyun oynamak da bunun bir örneği. Bir diğer yöntem ise deyimleri ve anlamları karşı karşıya yazarak öğrenme kartları oluşturmak ve bu kartları düzenli olarak tekrar ederek öğrendiklerinizi pekiştirmek olacaktır.
Biraz da deyimleri nasıl müfredatınıza ve ders materyallerinize ekleyebileceğinizi tartışalım. Öğretmenler olarak deyimleri öğrencilerinize aşama aşama sunabilirsiniz. En yaygın ifadelerden başlayıp daha ileri seviye ifadelere doğru yavaş yavaş ilerlemenizi öneririz. Deyimleri derslerde, aktivitelerde ve ödevlerde kullanarak da öğrencilerin deneyimini daha eğlenceli ve interaktif bir hâle getirebilirsiniz. Buna ek olarak videolar, podcastler ve online quizler gibi kaynaklar kullanarak öğrencilerinizin konuyu daha iyi anlamasını sağlamanız da mümkün.
Deyimleri ana dili İngilizce olmayan öğrencilere öğretmenin çeşitli zorlukları ve faydaları var. Bu ifadelerin, bağlamı çok iyi bilmeyen öğrencilerin kafasını karıştırabileceğini biliyoruz. Fakat bir diğer yandan deyim öğrenmek bu öğrencilerin kültürel farkındalık seviyesini artırmalarını da sağlayabilir. Konuyu açıklayarak, örnekler sunarak ve bol bol pratik yaptırarak öğrencilerinizin bu zorlukları aşmalarına ve İngilizceyi akıcı ve özgüvenli bir şekilde konuşmalarına yardımcı olabilirsiniz.
Umarız İngilizce deyimleri ve anlamlarını anlattığımız bu rehberimiz size dil öğrenme serüveninizde yardımcı olur. Bir daha İngilizce bir deyimle karşılaştığınızda ilk aklınıza gelen anlamın ötesine geçin ve dili insan iletişiminin dinamik bir parçası hâline getiren farklı anlamları keşfedin!
Novakid’le tanışın!
Novakid, çocuklarınız için interaktif ve eğlenceli İngilizce dersleri sunmayı amaçlıyor. Çocuklar için online İngilizce derslerimizde uzman eğitmenlerimizle, alışılmışın dışında ve eğlence dolu bir İngilizce öğrenme deneyimi sunuyoruz.
Çocuğunuzun İngilizce öğrenmesi bir güneş tutulması kadar nadir ve büyüleyici olsun! Novakid, dil öğrenimini gökyüzünde geçen bir mucizeye çeviriyor. Aşağıdaki videomuzda bu büyüleyici anı izleyin:
Siz de ücretsiz deneme dersinizi şimdi alın!