Scrolltop arrow icon
Bu fırsat kaçmaz!
BLOGTR25 promosyon kodu ile %25 indirim + 1 aylık ücretsiz konuşma pratiği dersleri kazanın!
CTA background
2700 Novakid öğretmeni çocuğunuza deneme dersi vermek için hazır. İlk ders tamamen ücretsiz!
İlk ders tamamen ücretsiz!
daha çok bilgi alın
Paylaş
21.03.2025
8 dk.

Into, in, onto ve in to: İngilizcede sık kullanılan bu edatları birbirinden ayırt etmeyi öğrenelim!

İngilizcede bazı edatlar, çok sık kullanıldıkları gibi oldukça geniş kullanım alanlarına da sahip olabiliyorlar. Bunun üstüne bir de bazı edatların birbirine benzer olması eklenince kafa karıştırıcı bir durum ortaya çıkıyor. Into, in, onto ve in to ifadeleri buna iyi bir örnek.

Konuşmamızın olabildiğince doğal ve dilbilgisi açısından doğru olması için bu kelime gruplarını birbirinden ayırt etmeyi öğrenmek oldukça önemli. Bunu yapmanın en iyi yolu da her birinin kullanım alanlarını örnek cümleler eşliğinde görmek.

Bu yazımızda da tam olarak bunu yapacağız. Bolca örnek cümle eşliğinde into, in, onto ve in to ifadelerinin kullanım alanlarını öğrenip bunları birbirinden ayırt etme becerilerimizi geliştireceğiz. Ardından da bir bilgi testiyle öğrendiklerimizi pekiştireceğiz.

Into kullanımı

Into, İngilizcede oldukça sık kullanılan ve Türkçeye genellikle “içine” diye çevrilebilen bir edat (preposition). Karşımıza ilk çıkan çevirisi bu olsa da aslında into kullanımı, İngilizce cümlelerde “içine”den çok daha farklı, tamamen alakasız anlamlar ifade etmemize yarayabiliyor.

İngilizcede into kullanımını gördüğümüz başlıca durumları örnek cümleler eşliğinde inceleyelim ve bu edatın ne gibi anlamlara gelebileceğini iyice anlayalım.

  • Dışarıdan içeriye hareket

Dediğimiz üzere, into kullanımının en başta akla gelen amacı, Türkçeye “içine” şeklinde çevirdiğimiz bir anlamı cümleye katmak. Eğer bir nesnenin ya da bir yerin dışından içine doğru bir hareket durumu söz konusuysa, bu hareketin yönünü into kullanımıyla ifade ederiz.

Örnek: She walked into the classroom. (Sınıfa girdi.)

Örnek: The children jumped into the swimming pool. (Çocuklar yüzme havuzuna atladı.)

Örnek: He put the dishes into the dishwasher. (Bulaşıkları bulaşık makinesine koydu.)

Örnek: The cat ran into the house when it started raining. (Yağmur başlayınca kedi eve koştu.)

Örnek: I put the keys into my bag. (Anahtarları çantama koydum.)

  • Değişimler ve dönüşümler

Into kullanımının “içine” ile hiç de alakası olmayan anlamlar sağlamak için kullanılabileceğini de söyledik. Bunlardan biri de değişimlerden ve dönüşümlerden bahsederken karşımıza çıkan into kullanımı.

Eğer bir şeyin şeklinin, dilinin veya benzer bir özelliğinin değişimi söz konusuysa “turn into”, “transform into”, “change into” gibi ifadelerle neye dönüşüldüğünü belirtebiliyoruz. Buna ek olarak, bir metni başka bir dile çevirdiğimizde de bu dönüşümü “translate into” kalıbıyla aktarabiliyoruz.

Örnek: The caterpillar transformed into a butterfly. (Tırtıl bir kelebeğe dönüştü.)

Örnek: The director turned the novel into a movie. (Yönetmen romanı bir filme dönüştürdü.)

Örnek: She translated the poem into Turkish. (Şiiri Türkçeye çevirdi.)

Örnek: The snow slowly changed into water as the temperature rose. (Sıcaklık yükseldikçe kar yavaşça suya dönüştü.)

Örnek: The magician transformed the scarf into a dove. (Sihirbaz şalı bir güvercine dönüştürdü.)

  • Çarpışmalar

Into kelimesinin açıkladığımız ilk anlamı, bir çeşit hareket belirtmeye yarıyordu. Aslına into kullanımının hareket anlamı içerdiği tek durum bundan da ibaret değil. Into kullanımı, çarpışma durumlarında da neye çarpıldığını belirtmek için “crash into”, “bump into”, “fly into” gibi ifadelerde de görülebiliyor. 

Örnek: The car crashed into the tree. (Araba ağaca çarptı.)

Örnek: He bumped into an old friend at the market. (Markette eski bir arkadaşına rastladı.)

Örnek: The two ice skaters collided into each other during practice. (İki buz patencisi antrenman sırasında birbirleriyle çarpıştı.)

Örnek: The bird flew into the glass door, thinking it was open. (Kuş, açık sandığı cam kapıya çarptı.)

Örnek: The cyclist crashed into a parked car while looking at his phone. (Bisikletçi telefonuna bakarken park halindeki bir arabaya çarptı.)

Yukarıdaki örneklerden birinde olduğu gibi “bump into” kalıbının “rastlamak” anlamına da gelebileceğine dikkat çekelim.

  • Parçalara ayırma

Bir şey, daha küçük parçalara bölündüğü zamanda gerek kaç parçaya ayrıldığını, gerekse de ne tür parçalara ayrıldığını into kullanımıyla aktarabiliyoruz. “Split into”, “break into”, “cut into”, “divide into” gibi kalıpları burada sık sık görebiliriz.

Örnek: The teacher divided the class into four groups. (Öğretmen sınıfı dört gruba ayırdı.)

Örnek: She cut the cake into eight equal pieces. (Pastayı sekiz eşit parçaya böldü.)

Örnek: The scientist broke the experiment into several steps. (Bilim insanı deneyi birkaç aşamaya böldü.)

Örnek: The movie is separated into two parts: before and after the accident. (Film iki bölüme ayrılmış: kaza öncesi ve sonrası.)

  • İlgi duymak

Into kullanımını biraz daha değişik bir şekilde gördüğümüz diğer bir nokta ise, birinin belirli bir ilgi alanını ifade etmek. 

Bir kişinin bir alana ilgili olduğunu kullanmak için en başta kulağa ilginç gelebilen “to be into X” kalıbını kullanabiliyoruz. Bir şeye sonradan ilgi duyulmaya başlanan durumlarda ise “get into X” şeklinde bir ifade ile into kullanımı görüyoruz.

Örnek: He’s been really into jazz music lately. (Son zamanlarda caz müziğe gerçekten merak saldı.)

Örnek: They are really into hiking and outdoor activities. (Doğa yürüyüşü ve açık hava aktivitelerine gerçekten meraklılar.)

Örnek: She got into photography after buying a new camera. (Yeni bir kamera aldıktan sonra fotoğrafçılığa ilgi duymaya başladı.)

Örnek: He’s been getting into gardening lately. (Son zamanlarda bahçeciliğe merak sardı.)

In kullanımı

İngilizcedeki en yaygın edatlardan biri olan in, Türkçeye çoğu zaman “içine” şeklinde çevriliyor. Ancak tıpkı into’da olduğu gibi in ifadesi de cümlenin bağlamına göre birçok farklı anlama gelebiliyor.

In edatının çeşitli kullanım alanlarını in ile ilgili cümleler eşliğinde inceleyelim.

  • Bir yerin içinde olmak

In kullanımı en yaygın şekliyle, az önce dediğimiz üzere, bir yerin içinde bulunulan durumları ifade ederken kullanılıyor. Bu bir mekan da olabilir, dolap veya çanta gibi bir nesne de.

Örnek: The books are in the library. (Kitaplar kütüphanede.)

Örnek: There’s milk in the refrigerator. (Buzdolabında süt var.)

Örnek: He was sitting in the car, waiting for us. (Arabada oturuyordu ve bizi bekliyordu.)

  • Zamanlar

İngilizce tarih ve saatler hakkında konuşurken, “X zamanında” şeklindeki anlamı aktarmak için en sık kullandığımız edat, in kelimesi. Buna ek olarak “X süre içinde” veya “X süre sonra” şeklinde zaman aralıklarını belirtmek için de in kullanımından faydalanıyoruz.

Örnek: My birthday is in March. (Doğum günüm Mart ayında.)

Örnek: We’ll meet in an hour. (Bir saat içinde buluşacağız.)

Örnek: I solved the problem in two minutes. (Problemi iki dakikada çözdüm.)

  • Hal ve durumlar

In kullanımı bir kişinin içinde bulunduğu çeşitli durumları, özellikle de ruh hallerini belirtirken de görülüyor. Bu kullanımda çoğu zaman “in love”, “in trouble” gibi kalıplaşmış ifadelerle de karşılaşabiliyoruz.

Örnek: He spoke in a friendly tone. (Arkadaşça bir tonda konuştu.)

Örnek: The children were in deep sleep. (Çocuklar derin uykudaydı.)

Örnek: He is in trouble. (Başı belada.)

Örnek: I’m in love with coffee. (Kahveye aşığım.)

  • Kıyafetler

Birinin giydiği kıyafetleri betimlemek için de in kullanımı işimize yarayabiliyor. Bu kullanımı ya “in (kıyafetin adı / rengi)” gibi doğrudan bir şekilde, ya da “dressed in (kıyafetin adı / rengi)” şeklinde gerçekleştirebiliyoruz.

Örnek: He came to the party in a suit. (Partiye takım elbiseyle geldi.)

Örnek: She looked elegant in green. (Yeşil ile zarif görünüyordu.)

Örnek: The kids ran outside in their pajamas. (Çocuklar pijamalarıyla dışarı koştular.)

  • İçeri doğru hareket

Bunların yanı sıra özellikle de günlük konuşmada in kullanımı, içeri doğru hareketi belirten into kullanımı yerine geçebiliyor. 

Örnek: I put the coins in my purse. (Bozuk paraları çantama koydum.)

Örnek: Put the chicken in the oven. (Tavuğu fırına ver.)

Fakat bunu genellikle içinde bulunulan ev, oda gibi mekanlar için yapmıyoruz, çünkü örneğin “I walked into the room.” yerine “I walked in the room.” dersek odanın içine yürüdüğümüz değil de, zaten odanın içinde bulunup da orada yürüdüğümüz anlaşılabilir.

Onto kullanımı

Onto edatı, İngilizcede genellikle “üzerine” anlamına geliyor. In ve into kadar sık görülmeyen bir kelime olsa da onto’nun da cümleye göre değişen çeşitli anlamları bulunuyor. Bunları hemen keşfedelim.

  • Bir yüzeye hareket 

Onto kullanımının en basit çeşidi, bir yüzeyin üstüne hareket olduğunu belirttiğimiz durumlardaki kullanım. 

Örnek: The cat jumped onto the table. (Kedi masanın üstüne atladı.)

Örnek: She climbed onto the roof to fix the antenna. (Anteni tamir etmek için çatıya tırmandı.)

Örnek: The kids ran onto the stage for their performance. (Çocuklar gösterileri için sahneye koştular.)

  • Yeni bir pozisyona, alana veya konuya geçiş

“Move onto” şeklindeki bir kalıp, onto kullanımıyla yeni bir pozisyona veya yeni bir konuya “geçiş yaptığımızı” ifade etmemize yarayabiliyor.

Örnek: After graduation, she moved onto a new career. (Mezuniyetten sonra yeni bir kariyere geçti.)

Örnek: Let’s move onto the next topic. (Bir sonraki konuya geçelim.)

Örnek: The actor left TV shows and moved onto movies. (Oyuncu televizyon dizilerini bırakıp sinemaya geçti.)

  • Farkında olmak

Onto kullanımını gördüğümüz ilginç bir yer ise, bir şeyin fark edilmesini anlatmak. Bu genelde “to be onto” şeklinde ifade edilse de bazen “to catch onto something” kalıbı da karşımıza çıkabiliyor.

Örnek: She’s finally onto what we’ve been planning for her birthday. (Sonunda doğum günü için planladığımız şeyi fark etti.)

Örnek: I think he’s onto us. He seems to know exactly what we’re up to. (Sanırım bizi fark etti. Ne yapmaya çalıştığımızı tam olarak biliyor gibi görünüyor.)

Örnek: The police caught onto his scheme. (Polis onun planını fark etti.)

In to kullanımı

In to” ifadesi aslında İngilizcede kendi başına bir edat değil. Bu ifade “in” ve “to” ifadelerinin birbirinden bağımsız olarak art arda yerlerde ortaya çıkıyor. Bunu da aşağıdaki durumlarda görüyoruz.

  • Deyimsel fiilden sonra to gelmesi

Sonunda in bulunan bir phrasal verb (deyimsel fiil), to edatı tarafından takip edilirse “in to” ifadesi ortaya çıkar. Bu durumda cümlede “…’ya … eylemini yaptı” şeklinde bir anlam olacaktır.

Örnek: She turned the application in to her supervisor. (Başvuruyu amirine teslim etti.)

Örnek: We called in to the radio show. (Radyo programına telefon ettik.)

Örnek: They gave in to the pressure. (Baskıya boyun eğdiler.)

  • Amaç belirten to kullanımı

Sonunda “in” bulunan bir phrasal verb’den veya zarf (adverb) olarak kullanılan “in” kelimesinden hemen sonra amaç belirten “to” edatı gelirse de yine “in to” ifadesiyle karşılaşırız.

Örnek: She went in to explain the situation. (Durumu açıklamak için içeri girdi.)

Örnek: He logged in to check his email. (E-postasını kontrol etmek için giriş yaptı.)

Örnek: The teacher walked in to start the class. (Öğretmen dersi başlatmak için içeri girdi.)

Size ve çocuğunuza harika bir hediyemiz var!

Çift dilli Sihirli Hikaye kitabı

image

Into, in, onto, in to farkı: Sıkça sorulan sorular

Into, in, onto ve in to ifadelerinin kullanımları bu şekildeydi. Şimdi ise bu konu hakkında sıkça sorulan sorulardan bazılarını cevaplamaya geçelim.

Into ne zaman kullanılır?

Into, İngilizcede “içine” demek istediğimizde bir edat olarak kullanılır. Fakat bunun yanı sıra değişim ve dönüşümleri (“turn into” gibi), çarpışmaları (“crash into” gibi), bölünmeleri (“split into” gibi) ve farkında olma durumunu (“to be onto something” gibi) anlatırken de kullanılabilir.

İngilizcede in nerelerde kullanılır?

İngilizcede in kullanılan yerler arasında bir yerin içinde olma, zaman ve zaman aralığı belirtme, hal ve durum belirtme, kıyafet betimleme durumları bulunur.

Get into nerelerde kullanılır?

“Get into”, İngilizcede “merak salmak” anlamına gelen bir deyimsel fiildir. Bir kişi, bir alana ilgi duymaya başladıysa bu durumu “get into (ilgi alanı)” kalıbıyla ifade edebiliriz.

Into ne?

Into, İngilizcede en geniş anlamıyla “içine” anlamına gelen bir edattır. Ancak aynı zamanda değişim ve dönüşümleri, çarpışmaları, bölünmeleri ve farkında olma durumunu anlatırken de into edatı karşımıza çıkar.

Into, in, onto, in to farkı: Test

Son olarak bu konuda bir bilgi testi çözerek öğrendiklerimizi pekiştirelim!

We're meeting ___ the afternoon.
I dropped _____ see my friend yesterday.
The children are playing _____ the garden.
He got up from his seat and stepped _____ the stage to receive his award.
She turned the assignment _____ her teacher.
The teacher divided the students _____ groups of four.
He showed up to work ___ his new suit.
The detective finally caught _____ the suspect's scheme.
I logged _____ check my email.
He decided to learn how to play the guitar because he was ___ rock music.

Novakid’le tanışın!

İngilizcede birbirine çok benzeyen kelimeleri doğal bir şekilde ayırt etmek mümkün. Bunun yolu, dili öğrenirken sürekli kullanmaktan geçiyor. Novakid’de çocuklar için online İngilizce derslerimizde bu fikri uygulamaya koyuyoruz. Hemen aramıza katılın ve konuşma pratiği derslerimizden 1 ay ücretsiz faydalanın!

Aşağıdaki videoyu izleyerek teke tek derslerimizde uyguladığımız yöntem hakkında bilgi almadan da geçmeyin:

Siz de çocuğunuzun İngilizceyi yaşayarak öğrenmesini isterseniz ücretsiz deneme dersinizi şimdi alın!

Yorum bırak

Yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA tarafından korunmaktadır ve Google Gizlilik Politikası ile Hizmet Şartları geçerlidir.

Çocuğunuzun ücretsiz deneme dersine katılacak öğretmeni seçelim!
slide 2 of 4
Editörün seçimi
Öğretmenin Görüşü
İlginizi çekebilir
Bir dil seçin
Argentina Brazil Chile Czech Republic Denmark Finland France Germany Global English Global العربية Greece Hungary India Indonesia Israel Italy Japan Malaysia Netherlands Norway Poland Portugal Romania Russia Slovakia South Korea Spain Sweden Turkey
Cookie icon
Web sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Siteye giriş yaparak çerezleri tarayıcınıza kaydetmeyi kabul ediyorsunuz.