İngilizce öğrenirken odaklanmamız gereken birçok önemli dilbilgisi kuralı ve konu başlığı bulunuyor. Bunlardan biri de şüphesiz “modal verbs”. Bu fiilleri iyi bilmemiz kendimizi doğru ifade edebilmemiz açısından oldukça önemli.
Yardımcı fiiller arasında en yaygın ve önemli olanlarına ise “can” ve “could”u örnek verebiliriz. Bu iki yardımcı fiil basitçe Türkçedeki “-ebilmek” ekinin karşılığıdır. Ancak elbette bu fiillerin işlevi bu kadar basit ve sınırlı değil.
Bu nedenle, “can” ve “could” farkını iyi bilmek bu kelimeleri cümle içinde doğru kullanabilmemiz için gerekli.
Eğer hazırsanız, ilk önce bu iki yardımcı fiilin kullanımlarını örnekler yardımıyla iyice öğrenelim. Ardından karşılaştırmalı olarak farklarını da inceledikten sonra bir quiz’le birlikte öğrendiklerimizi pekiştirelim!
İngilizce “can” ne demektir ve nasıl kullanılır?
“Can”, İngilizcede birinin bir işi yapabilme kabiliyetini, bir şeyin gerçekleşme ihtimalini ve bir işin yapılmasına izin verilmesini ifade etmek veya ricada bulunmak için kullanılır. Yaygın olarak resmi olmayan gündelik konuşmalarda tercih edilir.
Unutmayalım ki “can” de diğer yardımcı fiiller gibi daima “bare infinitive” fiillerle kullanılır ve hiçbir zaman yanına “have” dışında başka bir bağlaç ya da yardımcı fiil almaz.
Gelin, bunu birkaç örnekle inceleyelim.
- He can play chess very well. (O çok iyi satranç oynayabilir.) (yeterlilik anlamı)
- It can be very difficult to speak with her sometimes. (Onunla konuşmak bazen çok zor olabilir.) (ihtimal anlamı)
- Can you let me know when you get home? (Eve vardığında bana haber verebilir misin?) (rica anlamı)
- You can go out with your friends if you want. (İstersen arkadaşlarınla dışarı çıkabilirsin. (izin anlamı)
Görüldüğü üzere, bu fiilin kullanımı oldukça kolay ve başlangıç seviyesindeki öğrenciler için anlaşılır düzeyde.
Buna ek olarak “can”in olumsuz halinin “cannot” olduğunu bilmemiz gerekir. Ancak bunun yerine daha yaygın olarak can’t tercih edilir.
- She can’t speak to her mom like that. (Annesiyle böyle konuşamaz.)
- Actually, I can’t play football at all. (Aslında, hiç futbol oynayamıyorum.)
Eğer bu cümlelere sonu anlamı vermek istiyorsak da özneyle yardımcı fiilin yerini değiştirmemiz gerekir.
- Can you please tell me where my mom is? (Bana lütfen annemin nerede olduğunu söyleyebilir misin?)
- Can I help you? (Sana yardım edebilir miyim/Yardım edeceğim bir konu var mı?)
İngilizce “could” ne demektir ve nasıl kullanılır?
“Could” dilbilgisel olarak “can”in geçmiş halidir. Ancak, bu fiilin kullanım sınırları da elbette bununla sınırlı değil. O hâlde “could”un başka ne gibi kullanım alanları varmış, bir göz atalım.
- Geçmişteki yeteneklerimizden bahsetmek
“Could”un dilbilgisel olarak geçmiş zamanı ifade ettiğini yukarıda belirttik. Bu nedenle, geçmişte yapabildiklerimizden bahsederken bu yardımcı fiile ihtiyacımız var.
Örnek: My aunt Lisa could play piano when she was young. (Teyzem Lisa gençken piyano çalabiliyordu.)
- İhtimallerden bahsetmek
“Could” aynı zamanda şimdiki zamanda ve gelecek zamanda gerçekleşme ihtimali olan bazı durumlar için de kullanılabilir. Bu kullanımda belirtilen ihtimal “can”den daha düşüktür.
Örnek: They could win the race tomorrow. (Yarın yarışı kazanabilirler.)
Örnek: She could come home at any time. (Her an eve gelebilir.)
- Pişmanlıklardan ve geçmiş ihtimallerden bahsetmek
Pişmanlıklarımızı vurgulamak veya geçmişte olma ihtimali olan eylemleri dile getirmek için de “could” yardımcı fiilinden yararlanabiliriz. Ancak bu durumda unutmamamız gereken, yardımcı fiilden sonra “perfect tense” kalıbını kullanmamız gerektiğidir.
Örnek: I disappointed her. I could have been more polite. (Onu hayal kırıklığına uğrattım. Daha kibar olabilirdim.)
Örnek: At least he could have texted you or given you a gift. (En azından sana mesaj atabilir ya da bir hediye verebilirdi.)
Gündelik konuşma dilinde bu kalıbı “could’ve” şeklinde kısaltabiliriz.
Örnek: He could’ve said something very important. (Çok önemli bir şey söylemiş olabilirdi.)
- Ricada bulunmak
Son olarak, bir şey rica etmek için de bu yardımcı fiili kullanabiliriz. Bu durumda soru sorduğumuz için yardımcı fiille öznenin yerini değiştirmemiz gerekir.
Örnek: Could you please give me a bottle of water? (Lütfen bana bir şişe su verebilir misin?)
Örnek: Could I come a little bit late tomorrow? (Yarın biraz geç gelebilir miyim?)
“Can” ve “could” farkı nedir?
Gördüğünüz gibi bu iki yardımcı fiil arasında anlamak olarak büyük bir fark bulunmuyor. Ancak bazı küçük farklı daha iyi bilmek kendinizi daha iyi ifade etmenizi sağlar.
Peki, bu farklar nelermiş gelin inceleyelim.
- Zaman farkı
İki yardımcı fiil arasındaki en temel fark yukarıda da bahsettiğimiz gibi zaman farkı. “Can” yalnızca şimdiki zaman ya da geniş zamandan bahsetmek için kullanılırken “could” yaygın olarak geçmiş zaman için kullanılır.
Örnek: She can speak about philosophy very confidently. (Felsefe hakkında çok özgüvenli bir şekilde konuşabilir.)
Örnek: She could speak about philosophy very confidently. (Felsefe hakkında çok özgüvenli bir şekilde konuşabilirdi.)
- İhtimal farkı
“Could”un bazen şimdiki zaman ve gelecek zamandaki ihtimaller için de kullanıldığını söyledik. Ancak bu cümlelerde ihtimal nispeten daha düşüktür. Bu da demek oluyor ki “can” ile ihtimal belirttiğinizde kendinizden daha emin olduğunuzu ima etmiş olursunuz.
Örnek: She can be angry right now. (Şu an sinirli olabilir.)
Örnek: She could be angry right now. (Şu an sinirli olma ihtimali bulunuyor.)
- Resmiyet farkı
Bu yardımcı fiilleri birisinden bir şey rica etmek için kullanabileceğimizi biliyoruz. Ancak daha resmi bir şekilde hitap etmeniz gereken durumlarda “can” yerine “could” kullanmalısınız.
Örnek: Can you describe to me how you felt that day? (Bana o gün nasıl hissettiğini tarif edebilir misin?)
Örnek: Could you describe to me how you felt that day? (Bana o gün nasıl hissettiğinizi tarif edebilir misiniz?)
“Can” ve “could” ile ilgili cümleler
Testimize geçmeden önce yeni öğrendiğimiz bu konuyla ilgili birkaç örnek cümleye daha göz atabiliriz.
- I’m sure she can watch horror movies for hours without being distracted. (Eminim ki saatlerce dikkati dağılmadan korku filmleri izleyebilir.)
- The cashier asked whether or not I could give her two banknotes of five dollars. (Kasiyer ona iki banknot beş dolar verip veremeyeceğimi sordu.)
- My brother was complaining about how he couldn’t sleep until 5 AM. (Abim sabah beşe kadar uyuyamamasından şikayet ediyordu.)
- It can be difficult for you to maintain calmness in this heat. (Bu sıcaklıkta sakinliğini koruman zor olabilir.)
- Could you please explain to me how modal verbs work in English, Mr. Benson? (Bana İngilizcede yardımcı fiillerin nasıl işlediğini açıklayabilir misiniz lütfen, Bay Benson?)
- Can you pass me my water bottle, Tim? (Su şişemi bana uzatabilir misin, Tim?)
- You can meet your friends only if you finish your homeworks. (Yalnızca ödevlerini bitirirsen arkadaşlarınla buluşabilirsin.)
- When she was younger, she could speak at least three languages professionally. But now she can’t. (Gençken en az üç dili profesyonel bir şekilde konuşabiliyordu. Ama şimdi konuşamıyor.)
- He could call you suddenly and yell at you because of what you said to him. (Ona söylediklerinden dolayı bir anda seni arayabilir ve sana bağırabilir.)
İngilizce “can” ve “could” kullanımı: Quiz!
Sırada, öğrendiklerinizi pekiştirebileceğiniz bir quiz var!
Novakid’le tanışın!
İngilizce eğitimi ve çocuk gelişimi hakkında bilgiler verdiğimiz diğer blog yazılarımızdan faydalanabilirsiniz. Çocuğunuz için bir İngilizce kursu arıyorsanız da uzman eğitmenlerimizle çocuklara İngilizce dersi verdiğimiz online kursumuz Novakid’deki programlarımıza bir göz atın. Üstelik ilk deneme dersi tamamen bedava!