“In / on / at” nerelerde kullanılır? İngilizce zaman edatları hakkında her şey!
İngilizce edatlar; isimleri, zamirleri veya cümleleri başka isimlere, zamirlere veya cümlelere bağlayan kelimelerdir. Bir cümlenin içerisinde bulunan farklı kalıpların birbiriyle olan ilişkilerini belirtirler.
En çok rastladığımız İngilizce edatların arasında “in / on / at” edatlarını da görüyoruz. İngilizcede “in / on / at” edatları; zaman ve mekan belirtmek için farklı şekillerde, farklı işlevlerde kullanılabiliyorlar.
Yer edatları olarak kullanılabilen bu kelimeler, zaman belirtirken de karşımıza çıkabiliyorlar. Bunun yanında bazı kelimelerle birlikte deyim anlamı da taşıyabiliyorlar. Hâliyle bu edatların kullanım alanları birbiriyle bazen karıştırılabiliyor.
Peki edat olarak tarihlerden önce ne gelir, günlerin önüne ne gelir? Haydi İngilizce “in / on / at” kullanımını örneklerle birlikte öğrenelim!
In
“In” edatı, en sık olarak konum, zaman ve kapalı alan belirtmek için kullanılır. Esasen diğer edatlar da bu kullanım alanlarına sahip, bu sebeple gelin “In” edatının kullanıldığı yerleri daha detaylı bir şekilde inceleyelim.
Konum
“In” edatını konum belirtmek için kullanırken ülke, şehir gibi nispeten büyük alanlardan bahsediyoruz.
Örnek: I am going to be in England tomorrow. (Yarın İngiltere’de olacağım.)
Zaman
Bu edatın zamanlar için kullanımı da konumlar için kullanımına benziyor. Aylar, yıllar, yüzyıllar, belli zaman aralıklarından bahsederken “in” edatını kullanıyoruz.
Örnek: Hifa was born in 2001. (Hifa 2001’de doğdu.)
Kapalı alanlar
“In” edatı aynı zamanda kapalı alan ilişkisini göstermek için de kullanılabiliyor. Bu kullanım konuma her ne kadar benzese de aslında ufak bir farka sahip.
Mesela aşağıdaki örnekte Ryan’ın kapalı bir alanda olduğunu belirtmek için “in” edatını kullanıyoruz.
Örnek: Ryan is in his car right now. (Ryan şu anda arabasında.)
Bu örnekte de aynı şekilde, vurguladığımız şey kalemin kapalı bir yerin içinde olması. Bu bağlamda yukarıdaki ve aşağıdaki örnekte “in” edatının “içinde” anlamını vurgulayabiliriz.
Örnek: The pen is in the drawer. (Kalem, çekmecenin içinde.)
On
“On” edatını da tıpkı “in” gibi zaman ve yer belirtmek için kullanabiliyoruz, peki nasıl mı? Haydi öğrenelim!
Fiziksel durum
“On” edatını konum veya fiziksel pozisyon belirtmek için kullanınca ona “üzerinde” anlamını vermiş oluyoruz. Bir şey, diğer bir şeyin üzerindeyse “on” edatını kullanıyoruz.
Örnek: The cat is sleeping on the table. (Kedi masanın üzerinde uyuyor.)
Haftanın günleri
“Monday / tuesday” gibi haftanın günlerinden zaman olarak bahsederken de “on” edatını kullanıyoruz.
Örnek: I am going to swim on Thursday. (Perşembe günü yüzeceğim.)
Gün içeren tarihler
Eğer bir tarihten bahsediyorsanız ve bu tarih ay, yıl belirtmekle kalmayıp günü de belirtiyorsa “on” kullanmalısınız.
Örnek: My birthday is on 15th of December. (Doğum günüm 15 Aralık’ta.)
Kısacası bir günden bahsederken “on” edatını kullanabilirsiniz.
At
“At” edatı ile “in” ve “on” kadar yaygın olmasa da sık sık karşılaşıyoruz. İşte “at”in kullanım alanları!
Konum
“At” ile konum belirtirken büyük yerlerden bahsederken kullandığımız “in” edatının aksine, spesifik mekanlardan bahsediyoruz.
Örnek: I am waiting for you at the bus stop. (Otobüs durağında seni bekliyorum.)
Örneğin bir şehirden bahsediyorsak “in,” o şehrin içerisindeki bir mekandan bahsediyorsak “at” edatını kullanmalıyız.
Zaman
“At” ile zaman belirtirken de daha büyük aralıklarda kullandığımız “in” edatının aksine spesifik saatleri belirtiyoruz.
Örnek: The movie is going to start at 5 o’clock. (Film saat 5’te başlayacak.)
Zaman ve mekanda: “In”, “On” ve “At” kullanımının çözümlenmesi
İngilizce becerilerini geliştirmek isteyen herkes, her bir In / On / At edatının kullanıldığı çeşitli senaryoları açıklayan aşağıdaki tablo tarafından sağlanan kullanışlı referansı kullanabilir. Öyleyse “içeride”, “açık” ve “at”ın inceliklerini keşfedelim ve uzay ve zamanda doğru temsilin gücünü keşfedelim.
“In / on / at” kullanımında kafa karıştırıcı noktalar
“On” edatının kullanım alanı günler ve üstünde bulunma ilişkisi olduğu için bu edat “in” ve “at” kadar zorlayıcı değil. Fakat “in” ve “at” edatları hem konum belirtirken hem de zaman belirtirken öğrencilerin kafasını karıştırabiliyor.
Zaman belirtirken “in / at”
“In” edatı genellikle belirli bir süreçte geçen zamanı ifade ederken kullanılır, örneğin bir ay (“in May” – Mayıs’ta), bir yıl (“in 2000” – 2000’de) veya bir mevsim (“in summer” – yazın).
Diğer yandan “at” genellikle belirli bir saati, belirli bir zamanı ifade eder, örneğin bir saat (“at 5 o’clock” – saat 5’te).
Bu bağlamda “in” bir süreci belirtirken “at” zaman çizelgesi içerisindeki tek bir noktayı işaretlemiş olur.
Konum belirtirken “in / at”
“In” genellikle bir bölge, şehir veya ülke gibi başka bir konumu da içine alan büyük yerleri ifade ederken kullanılır.
Ancak, “at” edatı daha spesifik yerleri ifade eder.
Bu bağlamda “in” ve “at” edatlarının konum belirtirkenki ayrımını zaman belirtirkenki ayrımlarına benzetebiliriz. “In” daha genel, “at” daha özeldir.
Örnek:
- Hello Hans, I am in Germany right now! (Selam Hans, Almanya’dayım şu an!)
- Very cool, where are you exactly? (Çok iyi, neredesin tam olarak?)
- I am at the airport. (Havaalanındayım.)
Deyim olarak “in / on / at” kullanımı
Bu edatlar sadece az önce gösterdiğimiz örneklerdeki gibi kendi ana anlamlarıyla değil, aynı zamanda deyimsel olarak da kullanılabiliyorlar. Tıpkı Türkçedeki deyimler gibi düşünebilirsiniz, gerçek anlamının dışında bir anlam taşıyorlar. Gelin bunun bazı örneklerine birlikte göz atalım.
In time
“In time” deyimi, “geç değil” veya “yeterince erken” gibi bir anlam taşır. Örnek vermemiz gerekirse 12.30’da başlayacak olan toplantıya 12.20’de gelirseniz aşağıdaki cümleyi kurabilirsiniz.
Örnek: I came to that meeting in time. (O toplantıya zamanında geldim.)
On time
“On time” deyimi “in time” deyimine epey benzese de arada bir fark bulunur. “On time,” bir şeyin tam zamanında olduğunu söylerken kullanılır. Örneğin 12.30’da başlayan bir toplantıya tam 12.30’da varırsanız aşağıdaki cümleyi kurabilirsiniz.
Örnek: I came to that meating on time. (O toplantıya tam zamanında geldim.)
At first
“At first” kalıbı, Türkçede “ilk başta” anlamına gelir.
Örnek: At first, I didn’t like this series, but it got better over time. (İlk başta bu diziyi beğenmedim ama zamanla daha iyi hâle geldi.)
In love
“In love” kalıbı da tahmin edebileceğiniz gibi “aşık olmak” anlamını taşıyor. Farklı fiillerle, farklı şekillerde kullanılması da mümkün.
Örnek: I am in love with you, Beyza. (Sana aşığım, Beyza.)
Örnek: They are in love with each other. (Onlar birbirine aşıklar.)
In trouble
“In trouble” kalıbını birinin başı dertteyken kullanabilirsiniz.
Örnek: If the teacher catches him lying, Eren is in trouble. (Eğer öğretmen onu yalan söylerken yakalarsa Eren’in başı dertte.)
Bu örneği anlamakta zorlandıysanız şart cümlelerini anlattığımız if clauses yazımıza göz atın!
On sale
“İndirim” anlamına gelen “sale” kelimesini de “on” edatıyla kullanıyoruz.
Örnek: Your favorite game is on sale now, would you like to buy it? (Favori oyunun şu an indirimde, onu satın almak ister misin?)
In the end
Bu kalıp, Türkçeye “en sonunda” olarak çevrilebilir.
Örnek: It was hard for him to learn everything, but in the end, he succeeded. (Her şeyi öğrenmek onun için zordu ama en sonunda başardı.)
“In / On / At” Kullanımı – online testi
Bu çevrimiçi testte, “in”, “on” ve “at” gibi yaygın olarak kullanılan İngilizce yer edatlarıyla ilgili bilginizi sınamak için 10 soru bulunmaktadır. Bu test, bu yer edatlarının doğru kullanımını anlama ve uygulama becerinizi ölçmek amacıyla hazırlanmıştır.
Novakid’le tanışın!
Eğer içeriğimizden faydalandıysanız blog kategorimizdeki diğer yazılarımızı da okumayı unutmayın. Çocuğunuz için bir online İngilizce kursu arıyorsanız çocuklara İngilizce dersi verdiğimiz Novakid’deki programlarımıza göz atabilirsiniz.
Novakid, çocukların İngilizceyi eğlenceli bir şekilde öğrenmelerine yardımcı olan yenilikçi bir platformdur. Dil becerilerini nasıl geliştirdiğimizi görmek için aşağıdaki videomuzu izleyin:
Novakid, çocuklara İngilizceyi en etkili ve eğlenceli şekilde öğretmek için tasarlanmış bir program sunuyor. Çocuklar, uzman eğitmenlerle birebir ya da grup derslerinde İngilizce konuşma pratiği yaparak dil becerilerini hızla geliştirebilirler. Çocuğunuzun İngilizce öğrenirken keyif alacağı bir deneyim yaşamasını sağlayın!