İngilizce “if” ve “whether” kullanımı: Ne zaman “whether”, ne zaman “if” kullanacağımızı örneklerle öğrenelim!
İngilizce dilbilgisi konularına ne kadar hakim olursak olalım bazen öyle kelimelerle karşılaşıyoruz ki farklı olmalarına rağmen neredeyse tamamen aynıymış gibi geliyorlar. Bu duruma oldukça iyi bilinen bir örnek de İngilizce “if” kullanımı ile “whether” kullanımı arasındaki fark.
Bu iki kelime, birbirine oldukça benzer alanlarda kullanılabildiği için kimi zaman İngilizceyi ana dili olarak konuşan insanların dahi kafasını karıştırabiliyor. Ancak aslına bakarsanız bazı detayları öğrendikçe bu “if” ve “whether” kelimelerini rahatça ayırt edebiliriz.
Bu yazımızı sizlere bunu nasıl yapabileceğimizi göstermek için hazırladık. Bolca örnek cümleyle birlikte İngilizce “if” kullanımı ve “whether” kullanımının ne gibi farklılıkları olduğunu ve ne gibi benzerlikleri olduğunu iyice anlayacağız. Ardından da bir test ile kendimizi sınayacağız. Haydi öğrenelim!
İngilizce hem “if” hem de “whether” kullanılabilen yerler
Dediğimiz gibi, “if” ve “whether” kelimeleri ortak kullanım alanları sebebiyle sık sık kafa karıştırıyor. O halde bizler en baştan bu kafa karışıklığının neden olduğunu anlamak için “if” ve “whether” kelimelerinin ikisinin de kullanılabildiği yerleri öğrenelim.
Aslına bakarsanız gramer açısından düşündüğümüzde İngilizce “if” kullanımının da “whether” kullanımının da görüldüğü tek bir yer var: indirect questions (dolaylı sorular). Bu da reported speech cümlelerinde soru anlamı içeren yapılar anlamına geliyor.
Ancak bu elbette bütün dolaylı soru yapılarında “whether” veya “if” kullandığımız anlamına gelmiyor. “If” veya “whether” kullanımı, evet / hayır cevabı içeren veya “or” kullanımıyla alternatif seçeneklerden bahsedilen sorularda görülüyor.
Farkındayız, bu biraz teknik bir açıklama. Biraz daha kolay anlaşılabilmesi için İngilizce “if” kullanımı ve “whether” kullanımının ortak görüldüğü alanları bölerek inceleyelim:
- Evet / hayır cevabının ima edildiği dolaylı sorular
İngilizce soru kalıpları hakkındaki yazımızdan hatırlayabileceğimiz üzere evet / hayır soruları, olumlu veya olumsuz bir cevap almayı hedefleyen sorulara verdiğimiz isim. Dolaylı anlatımda ise bu sorulara doğrudan bir cevap aramıyor ve onları ana cümlenin gömülü bir parçası haline getiriyoruz.
Aşağıdaki örneklerle daha net anlayabileceğimiz üzere bu durumda İngilizce “if” de “whether” da kullanılabilir:
Örnek: I don’t know if / whether she’s coming to dinner tonight. (Bu akşam yemeğe gelip gelmeyeceğini bilmiyorum.)
Örnek: She called the restaurant and asked if / whether they accepted reservations. (Restoranı aradı ve rezervasyon kabul edip etmediklerini sordu.)
Bu tarz cümlelerde “if” ve “whether” kelimelerinin ikisi birden gramer açısından doğru olsa da genellikle daha resmi bağlamlarda “whether”ı tercih ederiz.
Örnek: The committee needs to determine whether the proposal meets our standards. (Komite, teklifin standartlarımızı karşılayıp karşılamadığını belirlemeli.)
Örnek: Please inform us whether you plan to attend the ceremony. (Törene katılmayı planlayıp planlamadığınızı lütfen bize bildiriniz.)
- Alternatiflerin bulunduğu durumlar
Biraz önce söylediğimiz üzere İngilizce “if” kullanımı ve “whether” kullanımının ortaklaşa görülebildiği bir diğer yer, “or” kullanarak ortada alternatif durumlar bulunduğunu ima ettiğimiz dolaylı sorular. Örnek cümlelerle bunun ne demek olduğunu hemen anlayabiliriz:
Örnek: I’m not sure if / whether we should take the highway or the scenic route. (Otoyolu mu yoksa manzaralı yolu mu kullanmamız gerektiğinden emin değilim.)
Örnek: She can’t decide if / whether she should wear her red dress or the blue one. (Kırmızı elbisesini mi yoksa mavi olanı mı giyse karar veremiyor.)
Ancak bu tarz “or” içeren cümlelere “not” kelimesi dahil edildiğinde “if” ve “whether” kullanımı birbirinden ayrılmaya başlıyor. Fark şu ki, “whether” kelimesinden hemen sonra “or not” ifadesi gelebilir. Aynı zamanda “whether”lı yapılarda “or not”, cümlenin sonuna da gelebilir. Ancak dolaylı soruyu “if” ile kurduysak “or not”, sadece cümlenin sonunda yer alabilir.
Aynı cümleyi üç farklı doğru şekilde yazarak bu durumu anlayalım:
Örnek: The teacher tried to find out whether or not the student had done his homework. (Öğretmen, öğrencinin ödevini yapıp yapmadığını anlamaya çalıştı.)
Örnek: The teacher tried to find out whether the student had done his homework or not.
Örnek: The teacher tried to find out if the student had done his homework or not.
- Bazı noun clauselar
İngilizce “if” kullanımı ve “whether” kullanımının bir diğer ortak noktası da bu iki kelimenin de noun clause yapımında kullanılabilmesi. Bu da demek oluyor ki “if” ve “whether” ile oluşturulan bir ifadeyi tıpkı nounlar gibi cümlenin öznesi veya nesnesi olarak kullanabiliyoruz.
Bu duruma bazı örnekleri hemen inceleyelim:
Örnek: Whether / If we’ll have enough time remains to be seen. (Yeterli zamanımız olup olmayacağı henüz belli değil.) – Özne
Örnek: No one knows whether / if the show will be cancelled. (Gösterinin iptal edilip edilmeyeceğini kimse bilmiyor.) – Nesne
- Bazı sıfatların complement clauseları
Hem “if” hem de “whether” kullanabildiğimiz son bir alan ise “sure”, “uncertain”, “doubtful” gibi bilgi veya şüphe durumu bildiren sıfatların tümleçleri, yani complementları. Bu tür sıfatlardan hemen sonra “if” veya “whether” ile oluşturulan yapılar sayesinde “bir şeyin olup olmayacağından emin / şüpheli” tarzı anlamlar oluşturabiliyoruz.
İşte bu kullanıma bazı örnekler:
Örnek: I’m not sure if / whether this paint will match our walls. (Bu boyanın duvarlarımızla uyum sağlayıp sağlamayacağından emin değilim.)
Örnek: They were uncertain if / whether the package would arrive on time. (Paketin zamanında gelip gelmeyeceğinden emin değillerdi.)
Örnek: We were doubtful if / whether they’d make it to the event on time. (Etkinliğe zamanında yetişip yetişemeyeceklerinden şüpheliydik.)
İngilizcede sadece “whether” kullanılan yerler
Hem “whether” hem de “if” kullanımının kabul edildiği durumları gördüğümüze göre artık bu iki kelime arasındaki farkları açıklamaya geçebiliriz. Bunu yapmaya yalnızca “whether”ın kullanılabildiği durumlarla başlayalım.
Fakat başlamadan önce bir not düşelim: “Whether” kelimesi yalnızca dolaylı sorularda kullanılabiliyor. Yukarıda “if” kelimesinin de dolaylı sorularda kullanılabildiğini gördük, ancak bazen bu sorular yalnızca “whether” kullanımına izin veren bir yapıya sahip oluyor. Aşağıda buna sebep olan yapıları göreceğiz.
- Prepositionlardan sonra
Gramer ve cümle anlamı açısından arada hiçbir fark olmayacakmış gibi görünse de İngilizcede genel bir kural olarak preposition (edat) kullandıktan hemen sonra “if” değil, “whether” getiriyoruz. Örnek vermek gerekirse:
Örnek: We went ahead with the picnic regardless of whether it would rain. (Yağmur yağacak olsa da olmasa da pikniğe devam ettik.)
Örnek: We talked about whether he would join us. (Bize katılıp katılmayacağı hakkında konuştuk.)
Örnek: I’m not interested in whether you’re famous or not. (Ünlü olup olmamanla ilgilenmiyorum.)
Bu durum özellikle de “question”, “issue”, “problem” gibi belirsizlik ifade eden kelimelerin tümleçlerinde sıkça karşımıza çıkacak. Bu kelimelerden sonra bir proposition olarak “of” ve ardından “whether” getirerek durumu betimleyebiliyoruz:
Örnek: The problem of whether we’ll finish on time remains. (Zamanında bitirip bitiremeyeceğimiz problemi ortada duruyor.)
Örnek: The issue of whether I can receive adequate pay is extremely important to me. (Yeterli ödeme alıp alamayacağım meselesi benim için fazlasıyla önemli.)
Ancak burada bir not düşelim: “Question” kelimesinden sonra kimi zaman “of” gelmeden “whether” kullanıldığını görebilirsiniz. Bu durumda ortada preposition olmayınca “if” de kullanılabilirmiş gibi durabilir, ancak İngilizceyi ana dili olarak konuşan insanlar yine de bunu yapmıyor. Yani bir nevi “question” kelimesinden sonra görünmez bir “of” varmış gibi davranıyoruz.
Örnek: The question (of) whether they can help us will determine everything. (Bize yardım edip edemeyecekleri sorusu her şeyi belirleyecek.)
- Full infinitivelerden önce
İngilizcede net bir şekilde “whether” kullandığımız bir yer, dolaylı sorulardaki full infinitive’lerin (yani öncesinde “to” gelen infinitive’lerin) hemen öncesi. Bu tarz cümlelerde genellikle geleceğe yönelik planlardan bahsediyor oluruz.
Örneklerimize geçmeden önce bu konudaki hafızanızı tazelemek için infinitive konu anlatımı yazımıza göz atabilirsiniz.
Örnek: I don’t know whether to call him now or wait until later. (Onu şimdi mi aramalıyım yoksa daha sonra mı beklemeliyim, bilmiyorum.)
Aynısı, yukarıda gördüğümüz “whether or not” yapısı için de geçerli:
Örnek: I’m not sure whether or not to accept the job offer. (İş teklifini kabul etmeli miyim etmemeli miyim emin değilim.)
İngilizcede yalnızca “if” kullanılan yerler
“Whether” kullanıp “if” kullanamadığımız yerler yukarıdaki şekildeydi. O halde şimdi de “if” kullanabildiğimiz ancak “whether” kullanabildiğimiz dilbilgisi yapılarından bahsedebiliriz.
“Whether” kelimesinin aksine İngilizce “if” kullanımı, yalnızca dolaylı sorularla kısıtlı değil. Aksine, “if” kelimesi daha geniş bir kullanım alanına sahip. Hatta İngilizcede “if” kelimesinden ismini alan ve belki sizin de şimdiye kadar hatırlamış olabileceğiniz bir çeşit dilbilgisi yapısı bulunuyor: If clauselar.
Bildiğimiz üzere İngilizce “if” kullanımında bu yapıları oluşturarak koşul cümleleri oluşturabiliyoruz. Bunu “whether” kullanarak yapmamız ise mümkün değil, çünkü dediğimiz üzere “whether”, yalnızca dolaylı sorularda yer alabilir.
Farklı if clause örnek cümleleriyle bu farkı iyice hatırlayalım.
If clause type 0 (Genelgeçer doğrular):
Örnek: If you heat water to 100°C, it boils. (Suyu 100 °C’ye ısıtırsanız kaynar.)
If clause type 1 (Şimdiki zamanda gerçekleşmesi mümkün olan olayların sonuçları):
Örnek: If they leave now, they’ll catch the bus. (Şimdi çıkarlarsa otobüsü yakalayacaklar.)
If clause type 2 (Gerçekleşmesi imkânsız veya imkânsıza yakın, neredeyse hayal ürünü olan gelecek senaryoları ve varsayımsal senaryolar):
Örnek: If I won the lottery, I would buy a big house. (Piyangoyu kazansaydım, büyük bir ev alırdım.)
If clause type 3 (Geçmişte gerçekleşmiş ve artık değiştirilmesi imkânsız olan durumlar):
Örnek: If they had planned properly, the event would have been a success. (Düzgün bir planlama yapsalardı, etkinlik başarılı olurdu.)
İngilizce “if” ve “whether” kullanımı: Sıkça sorulan sorular
İngilizce “if” kullanımı ve “whether” kullanımı arasındaki ortak noktalar ve farkların böylece sonuna vardık. O halde şimdi de bu konuda sıkça sorulan sorulardan bazılarını cevaplayalım.
If hangi durumlarda kullanılır?
İngilizcede “if” kelimesi koşul cümlelerinde ya da hemen öncesinde preposition gelmemesi ve ardından full infinitive halindeki bir fiil veya “or” gelmemesi şartıyla evet / hayır cevabı içeren dolaylı sorularda kullanılabilir. Aynı zamanda bu yapıların noun clause veya complement clause halinde de yer alabilir.
Whether ne anlama gelir?
“Whether” kelimesinin “eğer”e benzer bir anlamı vardır. İngilizcede “if” kelimesiyle aynı anlama sahiptir, ancak yalnızca dolaylı sorularda ve dolaylı sorulardan oluşan noun veya complement clauselarda kullanılabilir. “If” kelimesinin aksine koşul cümlelerinde “whether” kullanılmaz.
Whether or not nasıl kullanılır?
“Whether or not” ifadesiyle İngilizcede ortada alternatif durumların bulunduğu dolaylı soru yapıları ve bunların noun clause ya da complement clause hallerini oluşturabiliriz. Cümleye ise “… yapıp yapmaması”, “… olup olmaması” tarzı bir anlam katmış oluruz.
İngilizce “if” ve “whether” kullanımı: Test
İngilizce “if” kullanımı ve “whether” kullanımı hakkındaki konu anlatımımızın böylece sonuna geldik. Peki ya öğrendiklerinizi test etmek ister misiniz? Eğer cevabınız evetse bilgi testimizi çözmeye geçebilirsiniz!
Novakid’le tanışın!
İngilizcede “if” ve “whether” kullanımındakiler gibi detayları öğrenmek, dikkatli çalışma gerektirebiliyor. Ancak eğer dili öğrenirken aynı zamanda onu aktif şekilde kullanırsak bu tarz incelikleri oldukça doğal bir şekilde ayırt edebiliriz. Novakid’de uzman eğitmenlerimiz öncülüğündeki etkileşim dolu derslerimiz tam da buna elverişli bir ortam sunuyor. Eğer siz de çocuğunuzun İngilizceyi bu şekilde yaşayarak öğrenmesini isterseniz aramıza katılın!