Scrolltop arrow icon
Bu fırsat kaçmaz!
BLOGTR25 promosyon kodu ile %25 indirim + 1 aylık ücretsiz konuşma pratiği dersleri kazanın!
CTA background
Dünyanın dört bir yanından çocuklara ana dil olarak İngilizce öğretiyoruz! Bize katılmak ister misiniz?
Dünyanın dört bir yanından çocuklara ana dil olarak İngilizce öğretiyoruz!
ÜCRETSİZ DENEYİN
Share
X share icon
29.10.2024
Time icon 7 min

Food idioms: İngilizcede yemek ile ilgili en yaygın 15 deyim ve anlamları!

Table of contents

İngilizcede deyimler, dilin en renkli ve eğlenceli unsurlarından biridir. Deyimler oldukça yaygın olarak kullanılır ve İngilizceyi sadece anlamak değil, aynı zamanda daha doğal ve akıcı bir şekilde konuşabilmek için büyük önem taşır. Örneğin, yemek ile ilgili deyimler bambaşka anlamlar taşıyabilir ve bunlara hakim olmak çok önemlidir.

İngilizcede yemekler sadece sofrada yer almaz, aynı zamanda günlük konuşma dilinde de kendine yer bulur. İngilizce yemekler ile ilgili birçok deyim, sosyal etkileşimlerde sıkça kullanılır. Yemek deyimleri İngilizceye yeni başlayanlar için biraz kafa karıştırıcı olabilir, ancak bu rehberde, en yaygın 15 yemek deyimini örneklerle açıklayacağız.

Food idioms nedir?

İngilizce food idioms, yani yemekle ilgili deyimler, dili daha renkli ve eğlenceli bir şekilde kullanmamıza olanak tanır. Ayrıca, yemek yemek ile ilgili deyimler, dilin gündelik hayattaki yerini anlamanıza ve İngilizceyi daha akıcı bir şekilde kullanmanıza da yardımcı olur.

Günlük konuşmalarda sıkça karşımıza çıkan bu deyimler, yemeklerden ilham alarak belirli durumları ifade etmelerine yardımcı olur. Örneğin, “piece of cake” deyimi aslında yemekle alakalı görünse de “yapılması kolay bir iş” anlamında kullanılır. Benzer şekilde, “spill the beans” deyimi de bir sırrı ifşa etmek anlamına gelir.

Bu deyimler, sadece eğlenceli olmakla kalmaz, aynı zamanda günlük konuşmalarda yaratıcı bir şekilde düşüncenizi ifade etmenizi sağlar.

İngilizcede en yaygın yemek deyimleri nelerdir?

İngilizce yemeklere özel deyimler, sıkça kullanılan ve yemeklerden esinlenerek oluşturulmuş ifadelerdir. Şimdi, bu ilginç deyimlerin en yaygın olanlarına ve nasıl kullanıldıklarına göz atalım!

  • Piece of cake (Çocuk oyuncağı)

Bu deyim, “yapılması çok kolay” anlamına gelir. Günlük hayatta sıkça kullanılan bir ifadedir.

Örnekler:

  • Learning food idioms is a piece of cake! (Yemek deyimlerini öğrenmek çocuk oyuncağı!)
  • Finishing this report will be a piece of cake. (Bu raporu bitirmek çocuk oyuncağı olacak.)
  • To go bananas (Çıldırmak)

“Go bananas” deyimi, “delirmek” ya da “kendini kaybetmek” anlamına gelir. Özellikle sinirlenmek ya da heyecanlanmak durumlarında kullanılır.

Örnekler:

  • She went bananas when she found out she won the lottery. (Piyangoyu kazandığını öğrendiğinde çıldırdı.)
  • I go bananas every time my internet goes down during meetings. (Toplantılar sırasında internetim kesildiğinde çıldırıyorum.)
  •  Bring home the bacon (Eve ekmek getirmek)

Yemek ile ilgili deyimler arasında yer alan bu deyim, “aileyi geçindirmek için para kazanmak” anlamında kullanılır.

Örnekler:

  • Sarah works two jobs to bring home the bacon. (Sarah evi geçindirmek için iki işte çalışıyor.)
  • It’s not easy, but I manage to bring home the bacon. (Kolay değil, ama eve ekmek getirmeyi başarıyorum.)
  • Hard nut to crack (Çetin ceviz)

İngilizce yemek deyimleri, çözülmesi ya da anlaşılması zor bir durum veya problemi ifade etmek için de kullanılır. “Hard nut to crack” tam da bunu ifade eder.

Örnekler:

  • This problem is a hard nut to crack. (Bu problem çetin ceviz.)
  • He is such a hard nut to crack; it’s difficult to understand him. (O tam bir çetin ceviz, onu anlamak zor.)
  • Like two peas in a pod (Bir elmanın iki yarısı)

Bu deyim, birbirine çok benzeyen iki kişi ya da şey anlamında kullanılır.

Örnekler:

  • The twins are like two peas in a pod. (İkizler bir elmanın iki yarısı gibiler.)
  • My best friend and I are like two peas in a pod. (En iyi arkadaşım ve ben bir elmanın iki yarısı gibiyiz.)
  • Have bigger fish to fry (Daha önemli işleri olmak)

“Have a bigger fish to fry,” daha önemli işleri olduğunu belirtmek için kullanılan bir İngilizce yemek deyimidir.

Örnekler:

  • I didn’t bother arguing; I had bigger fish to fry. (Tartışmaya girmedim, çünkü daha önemli işlerim vardı.)
  • She won’t attend the party; she has bigger fish to fry. (Partiye katılmayacak, çünkü yapacak daha önemli işleri var.)
  • Walk on eggshells (Temkinli davranmak)

Birini gücendirmemek ya da rahatsız etmemek için çok dikkatli olma durumunu ifade eder.

Örnekler:

  • Ever since the argument, I’ve been walking on eggshells around her. (Tartışmadan beri onun yanında temkinli davranıyorum.)
  • He has to walk on eggshells around his strict boss. (Katı patronu etrafında çok dikkatli olmak zorunda.)
  • Eat like a horse (Kurt gibi yemek)

Yemek yemek ile ilgili deyimler arasında yer alan bu ifade, “çok fazla yemek yemek” anlamına gelir. Biz “kurt” gibi yemek diyoruz, İngilizcede ise bu deyim “at gibi yemek” şeklinde ifade ediliyor.

Örnekler:

  • After the long hike, he ate like a horse. (Uzun yürüyüşten sonra kurt gibi yedi.)
  • My brother always eats like a horse at dinner. (Erkek kardeşim akşam yemeğinde her zaman kurt gibi yer.)
  • Spill the beans (Sırrı ifşa etmek)

Bu deyim, bir sırrı istemeden ya da bilerek açıklamak anlamına gelir.

Şimdi kaydolun ve 1 ay boyunca ücretsiz konuşma pratiği dersleri kazanın!
Çocuğunuza İngilizce ile güven verin!

Örnekler:

  • She spilled the beans about the surprise party. (Sürpriz partiyle ilgili sırrı ifşa etti.)
  • Don’t spill the beans, we want to keep it a secret! (Sırrı ifşa etme, bunu gizli tutmak istiyoruz!)
  • Couch potato (Tembellik eden)

İngilizce “food idioms” konusunun en popüler deyimlerinden biri olan “couch potato,”  sürekli televizyon izleyen ve tembellik eden insanlar için kullanılır.

Örnekler:

  • He became a couch potato after he lost his job. (İşini kaybettikten sonra tam bir tembel oldu.)
  • Don’t be a couch potato; go out and get some fresh air. (Tembellik etme, dışarı çık ve biraz temiz hava al.)
  • To be in hot water (Zor durumda olmak)

Bu deyim, zor bir durumda ya da başı belada olmak anlamına gelir.

Örnekler:

  • He’s in hot water because of his late project submission. (Proje teslimini geç yaptığı için zor durumda.)
  • They found themselves in hot water after the scandal. (Skandalın ardından kendilerini zor durumda buldular.)
  • Bite off more than you can chew (Boyundan büyük işlere kalkışmak)

İngilizcede yemek yemek ile ilgili deyimler, her zaman yemekte kullanılmayabilir. Bunun güzel bir örneği olarak kullanabileceğimiz bu deyim, bir kişinin kapasitesinden fazla iş yapmaya çalıştığını ifade eder.

Örnekler:

  • She bit off more than she could chew by accepting that difficult project. (Zor projeyi kabul ederek boyundan büyük işlere kalkıştı.)
  • Don’t bite off more than you can chew, focus on one thing at a time. (Boyundan büyük işlere kalkışma, bir seferde bir şeye odaklan.)
  • Cry over spilled milk (Dökülen süte ağlamak)

Olmuş bir şey için üzülmenin ya da pişman olmanın bir faydası olmadığını anlatmak için kullanılır.


Örnekler

  • It’s no use crying over spilled milk. Let’s focus on finding a solution. (Dökülen süte ağlamanın anlamı yok. Çözüm bulmaya odaklanalım.)
  • We missed the bus, but there’s no use crying over spilled milk.
    (Otobüsü kaçırdık ama dökülen süte ağlamanın bir anlamı yok.)
  • Butter someone up (Yağ çekmek)

Birine iltifat etmek ya da övgüler yağdırmak anlamına gelir.


Örnekler: 

  • She’s trying to butter up her boss to get a promotion. (Terfi almak için patronunu yağlamaya çalışıyor.)
  • He buttered her up with compliments before asking for a favor. (Ondan bir iyilik istemeden önce iltifatlarla onu yağladı.)
  • Take something with a grain of salt

Bir şeye biraz şüpheyle yaklaşmak, tamamen inanmamak anlamına gelir.

Örnekler: 

  • You should take his promises with a grain of salt; he tends to exaggerate. (Onun sözlerini biraz şüpheyle karşılamalısın; abartma eğilimindedir.)
  • She told me about the rumors, but I took them with a grain of salt. (Söylentilerden bahsetti, ama onları biraz şüpheyle karşıladım.)

İngilizce yemeklere özel deyimleri nasıl öğrenebilirsiniz?

Yemek deyimlerinin İngilizcedeki yerinden ve anlamlarından bahsettik. Deyimleri öğrenmek, dili daha doğal bir şekilde kullanmanızı sağlar ve kültürel birikiminizi artırır. Peki bu deyimleri en etkili şekilde nasıl öğrenebilirsiniz? İşte birkaç ipucu:

  1. Bolca okuyun ve dinleyin: İngilizce kitaplar, bloglar, makaleler veya videolar aracılığıyla yemek deyimlerine sıkça rastlayabilirsiniz. Özellikle günlük konuşmaların olduğu kaynaklar, bu deyimleri nasıl ve ne zaman kullanabileceğinizi öğrenmek için ideal.
  2. Deyim kartları oluşturun: Öğrendiğiniz deyimlerin anlamlarını ve kullanım örneklerini küçük flash kartlara yazın. Bu kartları sık sık gözden geçirerek hatırlamanız kolaylaşır.
  3. Dil öğrenme uygulamaları kullanın: Günümüzde, kelime öğrenmeye yönelik birçok mobil uygulama mevcut. Bu uygulamalar sayesinde yeni deyimler öğrenebilir ve öğrendiklerinizi test edebilirsiniz.
  4. Konuşmalarınızda kullanın: Öğrendiğiniz deyimleri günlük İngilizce konuşmalarınıza dahil etmeye çalışın. Kullanmadıkça deyimler aklınızda kalmaz, bu yüzden bolca pratik yapmak çok önemli. Bunu yapmak için Novakid’in grup dersleri ideal bir fırsat!

Sıkça sorulan sorular

Şimdi sırada İngilizce yemek deyimleri ile ilgili en sık sorulan sorular var.

Piece of cake deyimi ne demek?

“Piece of cake” deyimi, İngilizcede “çok kolay, basit bir iş” anlamına gelir. Bu ifade, yapılması zahmetsiz olan görevler veya durumlar için kullanılır.

Bite bullet ne demek?

“Bite the bullet” deyimi, zorlu veya kaçınılmaz bir duruma katlanmak ya da cesurca göğüs germek anlamına gelir. Genellikle hoş olmayan bir şeyi yapmak zorunda kalındığında kullanılır. 

Novakid’le tanışın!

İngilizce’de “a piece of cake”, “spill the beans” ve “bread and butter” gibi gıda ile ilgili deyimleri öğrenmek için bolca alıştırma yapmamız gerekir. Ancak, bir dili tüm ayrıntılarıyla anlamanın en etkili yolu, o dili hayatın içinde deneyimlemektir.

İngilizce öğretiminde kullandığımız yaklaşımı metodoloji uzmanımızdan öğrenin:

Yorum bırak

Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA tarafından korunmaktadır ve Google Gizlilik Politikası ile Hizmet Şartları geçerlidir.

You might also like
Choose a language
Down arrow icon
Argentina Brazil Chile Czech Republic Denmark Finland France Germany Global English Global العربية Greece Hungary India Indonesia Israel Italy Japan Malaysia Netherlands Norway Poland Portugal Romania Russia Slovakia South Korea Spain Sweden Turkey
Cookie icon
Web sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Siteye giriş yaparak çerezleri tarayıcınıza kaydetmeyi kabul ediyorsunuz.
Sizin için bir şeyimiz var

Kendiniz İngilizce öğrenmek için mi buradasınız?

Umarız bu makaleyi faydalı bulursunuz.
Çocuğunuz var mı?

Bir çocuğun İngilizce öğrenmesini istediğiniz için mi buradasınız?

Kolay ve eğlenceli İngilizce dersler alsınlar ister misiniz?
25% indirimle siz de deneyin!

Novakid App

Uygulamamızla çocuğunuzun ingilizceyi sevmesini sağlayın! Novakid’in ÜCRETSİZ uygulaması: Günde 15 dakika, büyük sonuçlar

Şimdi yükleyin

Lütfen bu makalenin neden ilginizi çektiğini seçin

Novakid App

Novakid’in ücretsiz İngilizce uygulaması: Bir haftada 50 kelime veya daha fazlası! Ekran başında geçirdiğiniz zamanı İngilizce öğrenme zamanına dönüştürün

Şimdi yükleyin

Kolay ve eğlenceli İngilizce dersler alsınlar ister misiniz?
25% indirimle siz de deneyin!

  Bu makaleyi değerlendirin

Yorum bırak

Bu promosyon kodu ile %25 indirim alın

Promosyon kodu: BLOGTR25
Novakid App

Çocuğunuzun geleceği için İngilizce’de güçlü bir temel oluşturun! Novakid’in ÜCRETSİZ uygulaması: Ücretsiz indirin

Şimdi yükleyin