Ergenlik döneminin hem içerisinden geçen çocuk hem de ebeveynleri için çalkantılı bir süreç olduğu su götürmez bir gerçek. Çeşitli psikolojik ve fizyolojik değişimler geçiren çocuklarda artan asilik ve başına buyrukluk, ebeveynleriyle olan ilişkilerini zorlaştırabiliyor.
Peki ebeveynler olarak böyle bir dönemde çocuğunuza karşı nasıl bir yaklaşım izlemeniz daha doğru olacaktır? Ergenlerden nasıl davranışlar beklemelisiniz? Ergenlik dönemi davranışlarına karşı nasıl davranılmalı?
Gelin bütün bu soruların cevabını Novakid’de psikolog Irina Mlodik’in yorumlarından da yararlanarak öğrenelim!
Ergenlik dönemi davranışlarının sebepleri neler?
Ergen çocuğunuza karşı nasıl bir yaklaşım izleyeceğinize karar vermeden önce onun davranışlarının ardındaki sebepleri anlamalısınız.
Ergenlikte ortaya çıkan davranışların sebebini, çocuğun içerisinde bulunduğu psikolojik duruma bağlayabiliriz. Bu durumun içerisindeki bir ergen, kendisine çocuk gibi yaklaşılmasını kabul etmiyor ve kendini bir yetişkin olarak kabul ettirmeyi hedefliyor. Bu sebeple bir çocuğa karşı uyguladığınız yaklaşımla artık kendinizi dinletemiyorsunuz. Ergenlikte görülen ruhsal değişimler, yaklaşımızı değiştirmenizi gerektiriyor.
Çocukları yetiştirirken uyumlu ve itaatkâr olduklarını rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz. Fakat 13-15 yaş aralığına gelince çocuğunuza o kadar kolay bir şekilde sözünüzü dinletemezsiniz.
6-7 yaşında bir çocuktan herhangi bir şey isterseniz, çocuk için aşırı uzak bir istek değilse bunu yerine getirecektir. Fakat ergenlik dönemindeki çocuk, yapmasını istediğiniz şeyin önemli ve faydalı olduğunu anlasa bile bunu protesto etme ihtiyacı duyacaktır. İtaatkâr olmadığını göstermek isteyecektir.
Ergenlik dönemindeki çocuk, bu arzuyu farklı şekillerde dışa vurabilir. Mantıklı veya mantıksız herhangi bir isteğimize karşı ilk yapacağı şey onu reddetmektir. Örneğin çocuktan dişini fırçalamasını bile isteseniz önce hayır diyecek, isteğinizi daha sonra yerine getirecektir. Ergenlik döneminde böyle davranışlar son derece doğaldır.
Ergenler neden ders çalışmak istemez?
Ergenlik döneminde ortaya çıkan bu ruhsal değişimlerle birlikte çocuktan ders çalışmasını istemek de oldukça zor bir hâle gelir. 16 yaşında bir çocukla konuşurken bu durum hafiflese de 13-14 yaşlarında bir çocuğa ders çalışmanın önemini anlatmak oldukça zorlayıcıdır.
Çünkü o yaşlarda bir çocuk, daha çok kendini tanımak ve topluma kabul ettirmekle uğraşmak ister. Bunun için gereken şey de ders çalışmaktan ziyade sosyalleşmek, arkadaşlarıyla veya karşı cinsle daha çok vakit geçirmektir. Ergenin içinde bulunduğu hormon fırtınası da bu durumu körükler.
Kısacası ergenin kendine belirlediği psikolojik hedefler arasında ders çalışmak bir öncelik değildir, çocuk doğal olarak kendini derse yönlendirmez. Ama ders çalışmak zorundadır. İşte bu durum da ebeveynleri akışın tersine doğru kürek çekmek zorunda bırakır.
Bu durumun içerisinde olan ebeveynlerin anlaması gereken en önemli şeylerden bir tanesi, çocuğun sahip olduğu bu güdülerin doğal olduğunu anlamaktır. Yani çocuğun ders çalışmak istememesi, ebeveynlerine karşı gelmek için değil, kendi içerisinde bulunduğu doğal psikolojik durumun doğrudan bir sonucudur.
Bunu anlayarak bu zorlu dönemde gereksiz endişelere kapılmaktan kendinizi kurtarabilir ve çocuğunuza karşı daha sakin bir şekilde yaklaşabilirsiniz.
Peki bu sakinlik tam olarak nasıl olmalı? Ergen çocuklara karşı nasıl davranmalısınız?
Ergenlikteki davranışlara karşı ebeveynler nasıl davranmalı?
Ergenlik dönemindeki çocuklara karşı nasıl davranacağınızı çözebilmek oldukça zor bir iş, çünkü ergenler çocuk gibi davranmalarına rağmen yetişkin muamelesi görmek isteyebiliyorlar.
Bu durum da oldukça doğal, çünkü ergenler nöropsikolojik olarak kendilerini iyi kontrol edebilecek seviyeye henüz gelemiyorlar. Öz kontrolü sağlayan frontal loblar hâlâ gelişim döneminde olduğu için ergenler bu konuda yetişkinlerin beklediği performansı sergilemekte zorlanabiliyorlar.
Aynı durumu çocuklarda da gözlemlememiz mümkün fakat ergenlerde bu daha çok göze batıyor, çünkü öz kontrol eksikliğine ek olarak bir de ergenlik dönemi sorunları, hormon fırtınaları, çalkantılı duygu durumu ve itaatsizlik eğilimi giriyor işin içine.
Tamam, o zaman nasıl orta yolu bulacağız?
Bu noktada psikolog Irina Mlodik’e göre yapmanız gereken şey çocukla pazarlık yapıp ona da seçim hakkı sunmanız. Çünkü daha önce söylediğimiz gibi, küçük çocuklar rahatça söz dinlediği için bu konuda sorun yaşamıyorduk. Ergenlik döneminde ise çocuk özgürlük istiyor, ebeveynlerinin boyunduruğundan çıkmak istiyor, fakat bu da tam anlamıyla mümkün değil.
Dolayısıyla ebeveynler olarak çocuğunuzun içerisindeki yetişkini ortaya çıkarmalı, desteklemelisiniz. Diyelim ki çocuğunuzu ders çalışmaya ikna etmek istiyorsunuz. Böyle bir durumda öncelikle onun isteklerini (ders çalışmamak, dışarı çıkmak, oyun oynamak) anladığınızı belirtmeniz gerekiyor.
“Oğlum, ders çalışmayı çok istemediğini, arkadaşlarınla dışarı çıkmak istediğini ben de biliyorum.”
Sonrasında ise çocuğunuza bir anlaşma teklif etmelisiniz. Bu kısım çok önemli, çünkü verilen kararda çocuğun sözü de geçerse çocuk verdiği sözü tutmaya daha çok eğilimli oluyor. Fakat kararı tamamen siz alıp ergenlik dönemindeki çocuğa dayatırsanız bu durumun ters tepme olasılığı çok daha yüksek.
“Gel senle bir anlaşma yapalım. Şu saatte şu kadar çalış, sonra da arkadaşlarınla vakit geçirebilirsin. Olur mu?”
Çocuğunuz, bu tarz bir konuşmayla sizle anlaştıktan sonra da ders çalışmak istemeyebilir veya verdiği sözü tam olarak yerine getirmeyebilir. Böyle bir durumda da sert çıkıp onu kötü sözlerle suçlamak yerine onla yapıcı bir şekilde konuşmalısınız. Düzgün bir dille kendi verdiği sözü tutmadığını ona belirtmelisiniz.
Burada çocuğunuza ders çalıştırırken dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta da bunun bir ihtiyaç olduğuna dikkat çekmek. Çünkü daha önce söylediğimiz gibi, bir ergen için hoşlandığı kişinin ona nasıl baktığı veya arkadaşları arasında ne kadar popüler olduğu, ders mevzularından daha ilgi çekici. Ders, onun önceliği değil.
Bu sebeple çocuğunuzn ders çalışmayı ona küçük çocukken sunduğunuz gibi bir “eğlence” olarak değil, gelecekte kendisinin işine yarayacak bir “ihtiyaç” olarak anlamasını sağlamalısınız.
Ergenlik dönemi sorunlarında karşılıklı güvenin önemi
Az önce bahsettiğimiz karşılıklı anlaşma konusunda dikkat edilmesi gereken kavramlardan biri de ergen çocukla ebeveyn arasındaki karşılıklı güven. Eğer çocuğunuzun sözünüzü dinlemesini istiyorsanız, hayatında yaşadığı herhangi bir sorunda veya aklına takılan herhangi bir soruda size gelmesini istiyorsanız onun güvenini kaybetmemelisiniz.
Bu güveni kaybetmek, çocuğunuz ergenlik dönemindeyken oldukça kolay bir şekilde gerçekleşebilir. Çocuğunuz sizden bir şeyler saklayabilir, mesela ilk sigarasını. Ergenlik döneminde bu tarz davranışlara denk gelebilirsiniz, fakat bunu engellemek için çocuğunuzun özel alanına girmemelisiniz. Eğer çocuğunuzun çantasını, ceplerini kontrol ederseniz, sosyal medya hesaplarına veya telefonuna bakmayı denerseniz bu güveni kırmış olursunuz.
Bu noktada yapmanız gereken şey çocuğunuzun hayatına doğrudan dahil olmak değil, ona sizinle her konuda korkmadan konuşabileceğini anlatmaktır. Bir şeyler yanlış gidiyorsa, bir hata yaptıysa bunu sizinle korkmadan paylaşabilmeli. Bu güveni sağlamak için çocuğunuzun özel alanına saygılı olmalı ve ona karşı sakin bir yaklaşım izlemelisiniz.
Eğer bunu sağlayabilirseniz çocuğunuz önemli bir durumda ne idüğü belli olmayan arkadaş gruplarına değil, size danışacaktır.
Kısacası zor bir durumda içinizdeki panikle, korkuyla çocuğunuza sert davranmayı seçmeyin. Ona sizden başka yardım edebilecek biri yok, bunun için sakin kalarak çocuğunuzun gelecekteki durumlarda sizden kaçmasını önlemelisiniz.
Peki bu güven bir kez kırıldıysa ne yapılmalı, çocukla nasıl konuşulmalı?
Çocuğa daha önce kötü davranan ebeveynler ne yapmalı?
Ergenliğin psikolojik sorunlarıyla boğuşan çocuğunuza daha önceki konuşmalarınızda gerektiği gibi davranmamış veya onun “güvenini kırmış” olabilirsiniz. Bu durumda onla oturup konuşurken neden böyle davrandığınızı anlatıp samimi bir özür dilemelisiniz.
Ergenler, böyle durumlarda genelde ebeveynlerinin bağırışına, çağırışına ve kötü davranışlarına maruz kaldıkları için bunun ardında yatanları düşünmeyebiliyorlar. Fakat aslında ebeveynler, doğru olmasa da çocuklarına yardım edebilmek için böyle bir yaklaşım izliyor.
Bu gerçeği ergenlik dönemindeki çocuğunuza anlatmanız ilişkiniz açısından oldukça faydalı olacaktır. Çünkü ergenler bütün o sinirin altında yatan motivasyonun, sevginin farkında olmuyorlar. Sadece sizin endişenizin şiddetli dışa vurumuna şahit oldukları için davranışlarınızın sebebini anlayamıyorlar.
Yaptığınız hatayı gerçekten de sevginizden dolayı yaptığınızı anlattıktan sonra çocuğunuzdan özür dilemelisiniz. Tabii ki özürle birlikte çocuğunuza yapması gerekeni de anlatmalısınız – “Sen bize bir şey söylemeyince panikliyoruz, endişeleniyoruz.” gibi.
Kısacası çocuğunuza hâlâ onun ebeveynleri olduğunu samimi bir şekilde hissettirmelisiniz. Yaptıklarınızın sevgiden dolayı olduğunu anlamalı, fakat siz de yaptıklarınızın hata olduğunu kabul ederek çocuğunuzdan bu konuda özür dilemelisiniz.
Kötü ortamlarda vakit geçiren bir ergene nasıl davranılmalı?
Ergenlikte görülen ruhsal değişimlerle birlikte çocuklar kendilerini kötü bir arkadaş grubunun içinde bulabilir. Ailesiyle bir şekilde iletişimde olan çocuklar çok kötü ortamlara düşmese de ailevi problemleri olan çocuklar kendilerini bir yere ait hissetme arzusuyla bu tarz ortamlara girebiliyorlar.
Böyle bir durumda ebeveyn olarak araya girip çocuğunuzla konuşmak önemli. Fakat çocuk artık 14-15 yaşlarına geldiyse bu konuda yapabileceğiniz çok fazla şey bulunmuyor. “Onlar kötü, onlarla arkadaş olma” demek sadece çocuğun daha fazla asileşmesine sebep oluyor.
Bu sebeple Irina Mlodik’e göre yapmanız gereken şey çocuğun arkadaş grubu hakkında bilgi sahibi olmak ve onla bol bol sohbet etmek. O arkadaşlarıyla neler yaptığını, o arkadaşlarının ileride neler yapacağını çocuğa sorup düşünmesini sağlayabilirsiniz.
Eğer mümkünse çocuğun arkadaşlarını eve çağırmasını isteyebilir, ilişkilerini gözlemleyebilirsiniz. Örneğin çocuğunuza kötü davranıldığını, çocuğunuzun manipüle edildiğini vb. fark ederseniz bu konuyu onla konuşabilirsiniz. Çocuğunuz, böyle durumların farkında olmayabilir.
Çocuğun iyi insanlarla kötü insanları ayırt etmesi, insan ilişkilerini öğrenmesi çok önemli. Bu sebeple çocuğunuza bu konularda konuşarak yardım etmelisiniz. Çevresindeki kişilerin nasıl insanlar olduğunu onla konuşa konuşa, onu uyara uyara kendi başına anlamasını sağlamalısınız. Diğer yolu izlerseniz sadece daha iyi yalan söyleyen bir çocuk yetiştirmiş olursunuz.
Novakid’le tanışın!
İçeriğimizden faydalandıysanız blog kısmından çocuk gelişimiyle ilgili diğer yazılarımıza da göz atmayı unutmayın. Çocuğunuzun İngilizcesini geliştirmek istiyorsanız da uzman eğitmenlerimizle verdiğimiz eğlenceli canlı İngilizce derslerimize göz atın – üstelik ilk deneme dersi tamamen ücretsiz!