- İngilizcede “no” yerine kullanabileceğiniz 21 ifade ve anlamları!
- İngilizcede “hayır” demenin yolları: Örnekler!
- Novakid’le tanışın!
“No” İngilizcede en çok başvurduğumuz kelimelerden biri. Bir teklifi geri çevirirken, bir isteği reddederken ya da birisine bir şeyi yapmamasını söylerken sık sık “no” deriz. Peki, hep aynı kelimeyi kullanmak yerine farklı ifadelerle daha kibar, yaratıcı veya vurgulu bir şekilde “hayır” demeyi hiç düşündünüz mü?
Aynı kelimeyi sürekli kullanmadan farklı ifadelerle hem kullandığımız dili zenginleştirebilir hem de mesajımızı daha etkili bir şekilde karşıya iletebiliriz. Öyleyse, İngilizcede “hayır” demek için “no” yerine hangi kelimeleri kullanabilirsiniz? Bu yazıda, hep birlikte bu sorunun cevabını arayacağız.
İngilizcede “no” yerine kullanabileceğiniz 21 ifade ve anlamları!
Hiç vakit kaybetmeden aşağıdaki listeye göz atarak İngilizcede “hayır” demenin farklı yollarını keşfedebilirsiniz!
- Nah: Bu kelime “hayır” anlamını taşır. Genellikle arkadaşlar arasında kullanılır ve resmi ortamlar için uygun değildir. Örneğin iş yerinde veya okulda bu ifadeyi kullanmamaya özen göstermeniz gerekir.
- Nope: Bu kelime de günlük konuşma dilinde “hayır” anlamına gelen bir diğer kelime. Unutmayın, bir iş toplantısında ya da resmi bir yazışmada bu kelimeyi kullanmanız da uygun olmaz.
- Not yet: Doğrudan “henüz değil” anlamını taşır. “Not yet” diyerek bir şeyin geçmişte veya şu anda olmadığını, ancak muhtemelen gelecekte doğru olacağını ifade edersiniz. Örneğin, çöpü henüz dışarı çıkarmadıysanız ama çıkaracağınızı düşünüyorsanız “not yet” diyebilirsiniz.
- Not really: “Not really”, ifadesini Türkçeye “pek sayılmaz” olarak çevirebiliriz. Bir teklifi veya fikri doğrudan reddetmek istemediğinizde, daha kibar bir cevap olarak “not really” diyebilirsiniz.
- No thanks: İngilizcede “hayır” derken doğrudan “no” demek yerine daha kibar bir şekilde “no thanks” veya “no thank you”, yani “hayır, teşekkürler” diyebilirsiniz.
- Not at all: Bu ifade genellikle bir şeyi tamamen reddetmek veya hiç katılmadığınızı belirtmek için kullanılır. İfadenin Türkçedeki karşılıklarını farklı bağlamlara göre “hiç sayılmaz”, “hiç de bile”, “asla değil” olarak kabul edebiliriz.
- I don’t think so: Bu ifade de bir şeyi doğrudan reddetmek yerine bir görüşe katılmadığınızı ve dolaylı yoldan emin olmadığınızı ifade etmenizi sağlar. Türkçeye “katılmıyorum”, “öyle olduğunu düşünmüyorum”, “sanmam” gibi farklı şekillerde çevirebiliriz.
- I’d rather not: Bu da “hayır” demenin daha kibar ve resmi yollarından bir tanesi daha. “Yapmamayı tercih ederim”, “almayayım”, “kalsın” gibi anlamları taşır.
- I’m afraid not: Bu ifadenin Türkçesi: “maalesef hayır”. Özellikle iş dünyasında ya da nezaket gerektirdiğini düşündüğünüz bu ifadeyi kullanarak hem karşınızdaki kimseyi reddedebilir hem de üzüntünüzü dile getirebilirsiniz.
- Unfortunately no: Tıpkı yukarıdaki gibi İngilizcede “hayır” demenin oldukça kibar bir yolu olan bu ifade, “ne yazık ki hayır” anlamını taşır.
- Not as far as I know: Bir şeyi doğrudan reddetmek yerine en azından sizin bilginizin o yönde olduğunu ifade etmek için “bildiğim kadarıyla hayır” anlamına gelen bu cümleden faydalanabilirsiniz.
Size ve çocuğunuza harika bir hediyemiz var!
Çift dilli Sihirli Hikaye kitabı
- No way: Bu ifadeyi daha kesin ve net bir şekilde “hayır” demek için kullanabilirsiniz. Eğer böyle derseniz kulağa daha çok “hayatta olmaz”, “asla” gibi gelecektir. İngilizcede sık sık bu ifadeyi kullanırız ancak yine de resmi ortamlarda bu şekilde konuşmamakta fayda var.
- Not happening: Bu İngilizce ifadeyi de tıpkı yukarıdaki ifade gibi kesin bir sınır çizmek istediğiniz zamanlarda kullanabilirsiniz. İngilizceden Türkçeye olduğu gibi çevirirsek “olmaz” veya “gerçekleşmiyor” anlamına gelir diyebiliriz.
- I wish I could, but…: Bu cümle de bir şeyi reddederken bir yandan üzgün olduğunuzu ima etmenizi sağlar. Cümlenin başındaki “I wish I could…”, “keşke yapabilseydim” anlamına gelir. Ardından “but” diyerek reddetme sebebinizi de belirtebilirsiniz.
- Not in a million years: Bu da İngilizcede “hayır” demenin oldukça abartılı ve dramatik bir yolu. Bunu direkt olarak “milyon yılda bile olmaz” şeklinde çevirebiliriz. Bir şeyi veya kimseyi açıkça reddetmek istiyorsanız tam da bu şekilde istemediğinizi vurgulayabilirsiniz.
- Over my dead body: Bu da tıpkı yukarıdaki gibi “hayır” derken aşırıya kaçmak isteyenlerin kullanabileceği bir ifade. Doğrudan “ölü bedenimin üstüne” anlamına gelir. Hangisinin daha abartılı olduğuna siz karar verin.
- Not this time: Bunu kullanarak da daha önce kabul ettiğiniz ya da gelecekte kabul edeceğiniz bir şeyi şu anda reddetmek istediğiniz imasında bulunabilirsiniz. “Bu sefe olmaz” anlamına gelir.
- Negative: Bu ifade, doğrudan “negatif” anlamına gelir. Özellikle filmlerde ordu üyelerinin “no” yerine bu kelimeyi kullandığını duymuş olabilirsiniz. Nadiren de olsa günlük konuşmalarda da İnsanlar “no” yerine “negative” diyebilir. Hatta, “yes” yerine “positive” demek de İngilizcede yaygın olan bir durumdur.
- I don’t/I can’t/I won’t/I’m not: Karşınızdaki insanın cümle içinde kullandığı “tense” veya yardımcı fiile göre bu cevaplardan birini de verebilirsiniz. Örneğin, birisi size “can you…” ile başlayan bir soru sorduğu zaman direkt “no” demek yerine “I can’t” demeniz kulağa daha hoş gelecektir. Bütün bunları cümlenin başına “no” ekleyerek de kullanabilirsiniz elbette.
- Next time: “Bir dahaki sefere” anlamına gelen bu ifade, İngilizcede direkt olarak “hayır” anlamını taşımaz. Ancak yine de bu şekilde bir şeyi reddettiğinizi ve başka bir zamana kabul edebileceğinizi dolaylı yoldan belirtebilirsiniz.
- No chance: Bu da İngilizcede açıkça ve sert bir şekilde “hayır” demenin yollarından biri daha. Bunu söylemek “hayatta olmaz”, “şansı yok” gibi anlamları taşır.
İngilizcede “hayır” demenin yolları: Örnekler!
Yukarıda öğrendiğiniz ifadelerin günlük hayattaki kullanımlarına aşağıdaki örneklerden göz atabilirsiniz!
Diyalog 1:
- Hey, let’s go camping this weekend! It’s going to be fun. (Hey, hadi bu hafta sonu kampa gidelim! Eğlenceli olur.)
- Nah, not really my thing. I’d rather just relax at home. (Hayır, bana göre değil. Evde kafa dinlemeyi tercih ederim.)
- Oh, come on! A little fresh air will do you good. (Ah, hadi ama! Biraz temiz hava sana iyi gelir.)
- Nope, I think I’ll pass this time. (Hayır, bu seferlik almayayım.)
Diyalog 2:
- Would you be available to reschedule the meeting for 8 PM? (Toplantıyı akşam 8 için tekrar ayarlayabilmen mümkün mü?)
- I’m afraid not. I have another commitment at that time, but we could do it earlier in the day. (Korkarım hayır. Bu saatte başka bir işim var, ama daha erkenden yapabiliriz.)
- I see. How about 10 AM instead? (Anlıyorum. Saat sabah 10’a ne dersin?)
- I’m sorry but this doesn’t work for me either. I prefer 9 AM. (Üzgünüm ama bu da bana uymuyor. Saat 9’u tercih ederim.)
- That’s great. (Bu harika.)
Diyalog 3
- I think we should cheat on the test and help each other out. No one will notice. (Bence sınavda birbirimize yardım etmek için kopya çekmeliyiz. Kimse fark etmez.)
- No way! I’m not doing that. (Asla olmaz! Öyle bir şey yapmıyorum.)
- Come on, everyone else does it… (Hadi ama, diğer herkes bunu yapıyor…)
- Not gonna happen. I’m not risking my grades for this. (Böyle bir şey olmayacak. Notlarımı bunun için riske atmam.)
Diyalog 4
- Would you ever get back with your ex? (Eski sevgiline geri döner miydin?)
- Not in a million years! That chapter is closed. (Hayatta olmaz! Bu sayfa kapandı.)
- Are you sure? I bet she still calls you. (Emin misin? Bahsine varım hala seni arıyordur.)
- No chance. I didn’t even reply to her last message. (Şansı yok. Son mesajına bile dönmedim.)
Diyalog 5
- Let’s go out for dinner tonight. (Bu akşam yemeğe çıkalım.)
- I’d love to, but not this time. I’m swamped with work. (İsterdim ama bu sefer olmaz. İşlerimle meşgulüm.)
- How about another day? (Başka bir güne ne dersin?)
- Yeah, maybe next time! (Evet, belki başka zamana!)
Diyalog 6
- Did you wash the dishes today? (Bugün bulaşıkları yıkadın mı?)
- I didn’t. I was so busy that I completely forgot about it. (Yıkamadım. O kadar yoğundum ki tamamen unutmuşum.)
- At least can you tidy your room? (En azından kendi odanı toplayabilir misin?)
- No, I can’t! I’m even busier right now. (Hayır toplayamam! Şu an daha bile yoğunum.)
Diyalog 7
- Can I have the last slice of pizza? (Pizzanın son dilimini alabilir miyim?)
- Never! I’ve been saving that one. (Asla olmaz! Bu kısmı saklıyordum.)
- Oh, come on! You already had three. (Ah, hadi ama! Üç tane yedin bile.)
- Sorry, but this one’s mine! (Üzgünüm ama bu kısım benim.)
Diyalog 8
- Do you want to come to the party on Friday? (Cuma günü partiye gelmek ister misin?)
- I appreciate the invite, but I’ll have to pass this time. (Davet için teşekkür ederim ama bu seferlik es geçeceğim.)
- Oh, why not? (Ah, neden ki?)
- Just not feeling up for it, but I hope you have a great time! (Sadece keyfim istemiyor, ama umarım sen eğlenirsin!)
Novakid’le tanışın!
Uzman eğitmenlerle çocuklar için İngilizce dersleriyle Novakid, çocuklara İngilizceyi eğlenceli ve uygulamalı bir şekilde öğretiyor. Çocuğunuzun dili interaktif bir şekilde öğrenmesini istiyorsanız ilk deneme dersinize hemen ücretsiz kaydolun!